Günün birinde bir aslan bir ağacın altına yatmış uyuyordu. Çakalın aklına kurnazca bir fikir geldi.“Aslanı uykuda bir ağaca bağlayayım!” dedi kendi kendine. Küçük tilki de çakala yardım yardım etti. Birlikte aslanı ağaca bağladılar.Aslan uyandığında kendini bir ağaca bağlı olarak gördü. Bu işe çok kızdı. Hemen diğer hayvanları çağırıp onlara hesap sordu.Hayvanla
Arap, Türk, Rum ve İranlı dört arkadaş vardı. Adamın biri, bir gün bunlara bir dinar verdi. İranlı:engür alalım, yiyelim, dedi.Arap: olmaz! Ben ineb isterim.Türk ise: en iyisi üzüm almak, dedi.Rum: hiç tartışmayın! İstafil alalım, dedi.Aralarında anlaşma olmayınca yumruk yumruğa kavgaya tutuştular. Her ne kadar hepsi de bir meyve istese de, cahillikten dolayı bir
Aşığın biri sevgilisini evine gider, kapıyı çalar.Sevgili: kim o? Der. Aşık: benim. Sevgili: var git, daha aşkta ham ve pişmemişlerin bu haneye girme zamanı gelmemiştir. Sen hamsın, aşk ateşinde yanman gerekir ki pişip olgunlaşasın, der.Aşık çaresiz geri döndü. Bir yıl sevgiliden uzak olma ve ayrılık ateşinde yandı. Bir yılın sonunda yeniden sevgilinin evine geld
Hz. Musa yolda Tanrıyla konuşan bir çoban gördü. Çoban:Ey yüce Tanrı! Nerdesin? Senin hizmetçin olayım, ayakkabılarını temizleyim. Saçlarını tarayayım, elbiselerini temizleyeyim, sineklerini öldüreyim. Sana süt hazırlayayım, ellerini öpeyim, ayaklarını mesh edeyim, yatağını temizleyeyim, söyle nerdesin? Bütün keçilerim sana feda olsun, bütün bu dağların yankısı s
Halkı hiç fil görmeyen bir şehir vardı. Günün birinde Hindistan’dan bir fil getirdiler, karanlık bir yere koydular. Halkı seyre davet ettiler. Halk, karanlıkta fili göremiyordu. Çaresiz kaldılar, elleriyle dokunup yokladılar. Birinin eli filin hortumuna dokundu. Dedi ki:“Fil büyük bir hortumdur. “Bir diğeri eliyle filin kulağını tuttu. O da:“Fil