Akşam olmak üzereydi. Annemin yokluğuyla başlayan gün biraz sonra bitecek. İyi ki büyük teyze var. O yanımda olduğu için kendimi yalnız hissetmedim. Aslında bana çok şey de öğretmiş oldu.Acaba büyük teyze kaç yaşındadır? Sormak hiç aklıma gelmemişti ama çok büyük olması gerekir. Suratı kırış kırış, ama yine de seviyorum onu. Namaz kılarken örttüğü beyaz başörtüsü
Akşemseddin Hazretleri Haleb’e gittiği zaman bir rüya görür. Rüyasında boynuna bir zincir takmışlar zorla Ankara’da Hacı Bayram Hazretlerinin eşiğine bırakmaktalar. Boynundaki zincirin ucu da Hacı Bayram Hazretlerinin elindedir.Bunun üzerine Akşemseddin Ankara’ya gelir. Bakar ki müritler tarladadır. Burçak topluyorlar. Yanlarına varır. Fakat H
Ellerinden öpelim, mutlu kılalım.Adayız hepimiz olmaya dede, nine.Belediye otobüsünden yuvarlanır gibi indi. Cadde kalabalıktı. İnsanlar telaş içinde koşturuyordu.Güneş, yaratılışı gereği ayırım yapmadan yerküreyi sıcacık sarıyordu. Ağaçlar aralıklı olarak asker gibi dizilmiş doğayı seyrediyorlardı. Araba trafiği sel gibi akıyordu. “Dur, Durağı, yok bu şehi
Bir varmış, bir yokmuş. Memleketin birinde bir padişah varmış. Bu padişah bir gün demişki:“Hızır’ı bana kim bulup getirirse dünyalığını verip ahiretliğine karışmayacağım. Getirmezse cellât edeceğim. Tellâllar çıkarmış, fakat kimse oralı olmuyor. O memlekette bir de yoksul bir Keloğlan varmış. Bu düşünmüş, taşınmış, padişaha gitmeye karar vermiş.“Ne olursa olsun.
Tanzimat’tan itibaren edebiyatımızda kendine bir yer edinmeye çalışan hikaye, uzun süre tartışmaların odağında yer alır. Başlangıçta bağımsız bir tür olup olmadığı bu tartışmaların temelini oluşturur. Roman yazarları için ön çalışma olarak değerlendirilen hikaye, ancak Ömer Seyfettin ile birlikte Türk edebiyatında yerini sağlamlaştırır.1940’lı yıllara gelindiğind