Vakti zamanında bir değirmenci varmış. Bu değirmencinin de pek çok tavuğu varmış. Günün birinde tilkinin biri bu tavuklara müptelâ olmuş. Bir gün değirmenciye şöyle demiş:“ Ey değirmenci, eğer bana bir tavuk verirsen sana ömrünce unutamayacağın bir iyilik yapacağım.”“Yahu sen benim tavuklarımdan ne istersin, bırak benim yakamı. Seni vurup öldürürüm, eceline mi su
Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken, ben dedemin beşiğini tıngıııır mıngııır sallar iken, çok eski zamanlardan birinde bir padişah varmış. Bu padişahın da iki kızı varmış. Büyük kızın adı Yaprak, küçük kızın adı da Fidan’mış.Yaprak’la Fidan henüz pek küçük yaşta iken zavallı a
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, zamanın birinde çok uzak diyarlarda hiç çocuğu olmayan bir kadın varmış.Çocuğu çok sevdiğinden kendisini avutmak için bir tahta parçası üzerine kömürle kaş göz yapmış, bunu bezlere sarmış, salıncağa koyarak sallamaya başlamış.Artık her gün salıncağın başında oturuyor, oradan hiç ayrılmıyormuş. Ko
Zamanın birinde çok zengin bir adam varmış. Bu adamın iki oğlu ile bir de çok iyi, namuslu, akıllı bir karısı varmış. Bir gün bu adam rüyasında aksakallı bir adam görmüş. Aksakallı ihtiyar adam zengin ve mutlu adama demiş ki:”Mehmet Ağa, sana üç bela gelecek gençlikte mi gelsin ihtiyarlıkta mı?”Bir gece görmüş adam umursamamış. Ertesi gece rüyasında yine aynı ada
Olympos’taki Peleus’la Thetis’in düğünlerine fesatlık tanrıçası Eris davet edilmemiştir… Fesatlık tanrıçası boş durur mu, davetsiz bir şekilde düğüne gelip masanın ortasına altın bir elma koyuvermiş. Elmanın üzerinde “en güzele” yazıyormuş. Bütün kadınlar elma benim, bana yakışır diyerek elmayı sahiplenmeye kalkmışlar, bunun üzerine en güzeli Tanrılar Tanrısı Zeu