Zaman İçinde Zaman, Mekan İçinde Mekanzaman içinde zamanEvliyaullah’ın sertâc-ı ibtihâcı, mahbûb-ı Sübhânî, Gavs-ı Samedânî, Pîr-i A’zam Cenâb-ı Abdülkadir-i Geylânî Hazretlerine hizmet edenlerden biri, Hazret-i Gavs’ın cemâlli bir zamânında huzûr-ı seniyyelerine çıkarak:“Efendim, Cenâb-ı Hak zâtınıza kudretinin tesarrufunu bahşetmiştir.
Çoban ve Kurt Köpeği.Kaosları, hainleri, kemik yalayıcıları hiç bitmeyen ülkenin bir köyünde ÇOBANIN biri KÖPEĞİ OLDUĞU halde yeni bir ÇOBAN KÖPEĞİ almış.Yeni KÖPEĞİNİN gözleri önünde ESKİ KÖPEĞİNİ İNSANLIK DIŞI işkence ile İŞKENCE ederek öldürmüş.Öldürdüğü yetmiyormuş gibi tutmuş birde İBRETİ ALEM niteliğinde ağaca asmış.Ondan sonra her gün yeni köpeğine, dalda
Dramalı Vezir Davut Paşa bir kitap hazırlıyor idi. Geceleri uykusundan çalıyor, kandilin kör ışığı altında sabahlara kadar çalışıyor idi. Acele etmesinin nedeni bu kalın kitabı padişahın doğum gününde ona sunacak olması idi.Gecenin bir yansında karısı Düriye Hatun, vezirin yanına geliyor,“Haydi yat artık efendi, gerisini yarın yazarsın” diyor idi.Ama
Bir gün Padişah, vezire sorar;– Vezir İstanbul’da evliya var mı?– Aman padişahım, İstanbul evliya yatağı olarak bilinir, evliya olmaz mı hiç!– Öyleyse bir kaç tanesini ziyaret edelim.– Sultanım, arzu ederseniz tebdil- i kıyafet ile şehri dolaşalım.Vezir ve padişah köylü kıyafetine girip, yola çıkarlar. Önce Mısır çarşısına girerler. Orada bir kumaşçı dükkanına gi
Bundan çok uzun yıllar önce zamanın padişahı iki tane köle satın aldı. Kölelerden biri çok temiz yüzlü ve inci gibi dişleri vardı. Nefesi de tıpkı bir gül gibi kokuyordu. Diğer köle ise oldukça çirkindi, dişleri çürümüş ağzı ise çok kötü kokuyordu.Padişah o güzel yüzlü köleye ihsanlarda bulunarak onu hamama gönderdi. Dişleri çürümüş ağzı kokan çirkin köleyi yanın