İstanbul’un Laleli semtinde Laleli Camii adıyla anılan tarihi bir cami vardır. Halk arasında, Laleli semti ve Laleli cami hakkında ilginç bir hikaye anlatılır.Rivayete göre, Laleli Camii’ni Sultan III. Mustafa yaptırmıştır. Sultan Mustafa bu camiyi yaptırırken; bu semtte Laleli Baba namında bir din büyüğünün yaşadığını, gerçek bir Mürşid olduğunu, hikmetli sözler
Vaktiyle Bağdat’ta kıtlık olur. Açlıktan mecalsiz kalan bir fakir, içeriden ekmek kokusu gelen bir evin kapısını çalar:“Günlerdir ağzıma bir lokma girmedi. Allah rızası için bir ekmek verin” diye adeta yalvarır. Fakirin bu yalvarışına dayanamayan kadın, kızına “Al şu ekmeği, kapıdaki fakire veriver” der.Kızcağız, tandırdan yeni çıkan ekmeği fakir gence verir. Fak
Biraz geciktiğim için, Carnacki yarı şaka bir hiddetle yumruğunu bana doğru salladı. Sonra, yemek odasının kapısını açarak dördümüzü de içeri aldı: beni, Jessop’u Arkright’ı Taylor’u.Eskisi gibi bir arada iştahla akşam yemeğimizi yedik. Yine eskisi gibi Carnacki yemekte pek de konuşkan değildi. Yemekten sonra salona geçerek rahat koltuklara gömü
‘Ne mükemmel bir mehtaplı gece!’ sözcükleri döküldü Alymer Vance’in dudaklarından, ardından döndü ve bana tuhaf tuhaf baktı.Biz Surrey’de aynı küçük handa konuklardık ve hoş kokuların olduğu serin ve güzel bahçede oturuyorduk.‘Ay ışığı olması seni etkiler mi?’ diye sordu Vance. ‘Böyle bir gece seni belirsiz arzularla doldurur mu? Evrenin sırrını keşfetmek için yü
Ertesi akşam Aylmer Vance’a onun Bayan Green-Sleeves olarak adlandırdığı küçük hayalet hakkındaki hikayeyi (öyküyü) anlatma sözü vermesini hatırlattım. Balık avlamak için geldiğim Magpie Hanında başka bir akşamı da bunu dinleyerek geçirecektim; aslında bir hafta boyunca Surrey’de kalmayı planlamıştım ancak Vance’ın anlattıkları benim haftanın sonundan önce oradan