“Zil Çalmak “

Öğretmen geldi; sınıfa girdi:
– Günaydın! Dedi.
Bütün sınıf karşılık verdi:
– Günaydın Öğretmenim.
Herkes yerine oturdu; Tombul Hamza homurdandı durdu… Meyve suyunu arıyordu, herkesi azarlıyordu…
– Bilirsiniz benim huyumu, kim içti meyve suyumu?… Yakalarsam fena yaparım, meyve gibi suyunu sıkarım!…
– Belki birisinin canı çekmiştir, bir yudum içmiştir…
– Nasıl bir yudum içmiş, kutusuyla beraber gitmiş!
Öğretmen, oralarda bir şey olduğunun farkına varmış. Hamza’yı uyarmış:
– Ne o Hamza, kızgın görünüyorsun; arkadaşlarına ne soruyorsun?
– Onları biraz yorgun gördüm, meyve suyu isteyen var mı? diye sordum.
– Meyve suyunu sonra içelim, şimdi derse geçelim…
Dersimizin konusu “deyim”, size bir soru sorayım; Her okulun bir zili var, insandaki zil nerde çalar?
Sınıf hep birlikte cevap verdi:
– Hamza’nın karnında!…
Öğretmen gülümsedi ve devam etti.
– “Karnı zil çalmak” deyimi kalıplaşmıştır; “zil çalmak” sözü burada bakşa bir anlamda kullanılmıştır. Çok acıkmak, açlıktan karnı guruldamak anlamında. Yani açlıktan karnı zil çalmak.