Aralarında Allah yolunda ilerlemeye karar veren iki kardeşten biri, bu amacına ancak kırlık bir yerde, bir dağ başında ulaşabileceğini düşündü ve bunun için bir dağ başına çekilip çobanlık yapmaya başladı. Diğeri zorluklarına rağmen insanların kalabalık olarak yaşadığı bir yerde bu niyetini gerçekleştirmenin daha doğru ve sevaplı olacağını düşündü ve şehre yerleş
Allah için çok sevdiği bir dostuydu. Güzel hususiyetleri vardı. İslâmî duyarlılıkları çok yüksekti. İyilikte, yardımseverlikte üstüne yoktu. Dost olunacak bir adamdı. Yalnız bir kötü huyu vardı. Küçük şeylere bile çabuk kırılıyor, inciniyordu. Çabuk kırılmak suretiyle iletişimde hemen bir kopukluk meydana getiriyor; sevdiklerinin, dostlarının olan biteni izah etm
Bu Okul Aile Birliği toplantısına gitmem gerekli mi, değil mi, hiç bilmiyordum. Söyleyecek bir sözüm yok. Olsa da kalabalıkta hiç konuşamam.Toplantıya geç kalmışım. Ben okula gittiğim zaman, öğrencilerin ana babalarıyla öğretmenler salonda konuşmaya başlamışlardı.Salonun kapısını açıp adımımı yeni atmıştım, ayakta bir kadın yumruğunu sıkarak,— Geç kalıyorlar efen
Bundan uzun yıllar önce Hindistan’da bir göl kıyısında bir turna kuşu yaşıyordu. Gölde yaşayan bazı balıkların kendi aralarındaki konuşmalarından, gölün artık onlara dar geldiğini ve dar bir alanda yaşamaktan mutlu olmadıklarını öğrendi. Bunu öğrenince balıkların yanına gidip onlara;Sevgili balık kardeşlerim bu küçük gölde yaşamaktan sıkılmış olduğunuzu biliyorum
Uzunkulak sabahın erken saatlerinde köyden ayrılmış, otlamak için meraya gidiyordu. Şöyle bir kafasını kaldırıp havayı kokladı. Gün, güzel ve güneşli geçeceğe benziyordu. Etrafına bakınıp dururken yavaşladığını fark etti. Şimdi eğlence zamanı değildi. Karnı çok acıkmıştı. Adımlarını sıklaştırıp hızını artırırken düşüncelere daldı:“Şu dünyada dertten, kederden uza