Çok eskiden bir vakitler bir karı koca yaşardı. Evlilikleri boyunca hiç çocukları olmamıştı. Bu sebeple her ikisi de çok üzgündü ve hiç mutlu değildi. Artık ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Sonunda günün birinde bir büyücüden yardım istemeye gittiler.Durumu anlattılar.“Bu iş kolay” dedi büyücü, “dolunay ışığında iki küçük balık tutun biri erkek, biri dişi. Onla
Kafdağı’nın da ötelerinde bir ülkede öksüz bir çocuk yaşarmış. Üveyannesi bu oğlanı hiç sevmez. yemek bile vermeden koyunlara çobanlık etsin diye kırlara gönderirmiş. Öğle vakti geldiğinde öksüz oğlan çıkınındaki kuru ekmeği çıkarır, pınarın suyunda ıslatarak yumuşatır, karnını doyururmuş.Bir gün yine ekmeğini suya batıra batıra yerken bir dilenci gelmiş. Ö
Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken, ben dedemin beşiğini tıngıııır mıngııır sallar iken, çok eski zamanlardan birinde bir padişah varmış. Bu padişahın da iki kızı varmış. Büyük kızın adı Yaprak, küçük kızın adı da Fidan’mış.Yaprak’la Fidan henüz pek küçük yaşta iken zavallı a
Bir zamanlar denizin derinliklerinde, garip bitkiler, yosunlar, irili ufaklı balıklarla birlikte altı deniz kızı yaşarmış.İçlerinden en küçüğü ve en güzeli olan deniz kızının, en büyük dileği suyun üstüne çıkabilmekmiş. Ama, bunun için on beş yaşına gelmesi gerekiyormuş. İşte o zaman mercan kayaların üstüne oturup, gemileri, ormanları, şehirleri görebilecekmiş. Y
Kalbini Kuşlara Veren Çocuk‘’Tanrı kuşları sevdi ağaçları yarattıİnsan kuşları sevdi kafesleri yarattı’’Jacgues DevalMasal Oku: Bir varmış bir yokmuş, adı sanı bilinen zamanın birinde, dağlardan kopup gelen çağlayanların arasında şirin mi şirin küçük bir köy varmış. Her bahar geldiğinde bir başka güzel olurmuş buralar. Doğaya binbir canlılık gelir, bir başka güze