Bir gece, kadının biri hava alanında bekliyordu. Uçağının kalkmasına epeyce vakit vardı. Hava alanındaki büfeden bir kitap ve bir paket kurabiye alıp kendisine oturacak bir yer buldu. Kendisini kitabına kaptırmış olmasına rağmen, yanında oturan adamın olabildiğince cüretkar bir şekilde ararlarında duran paketten birer kurabiye aldığını fark etti; ne kadar görmezd
Uzunkulak sabahın erken saatlerinde köyden ayrılmış, otlamak için meraya gidiyordu. Şöyle bir kafasını kaldırıp havayı kokladı. Gün, güzel ve güneşli geçeceğe benziyordu. Etrafına bakınıp dururken yavaşladığını fark etti. Şimdi eğlence zamanı değildi. Karnı çok acıkmıştı. Adımlarını sıklaştırıp hızını artırırken düşüncelere daldı:“Şu dünyada dertten, kederden uza
Sineğin biri, bir gün eşek idrarı içinde yüzen bir saman çöpünün üzerine kondu. Sinek mağrurane eşek idrarı içinde gemi sürmeye başladı. Ben denizcilik ve kaptanlık okudum, bu iş üzre çok düşündüm, çabaladım. Şu denize ve gemiye bir bakın! Nasıl gemi sürdüğümü görün! Diyordu. Gururundan yanına varılmıyordu.O, küçücük zihniyle büyük bir deryada gemi sürüyor, eşek
“Büyükler büyüdükçe, gülmeyi unutmasın, hayat gülünce çok güzel, herkesin yüzünde bir küçük tebessüm olsun”Küçük bir kız çocuğu bir gün, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi. Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Adam, bu hava içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dostuna teşekkür etmediğini hatırladı. Hemen bir not yazdı, yolladı.
“Hoş geldin küçük insan!”“Ayıp oluyor ama müdür bey.”“Aaa! Ne ayıbı canım, latifenin ayıbı mı olur?”Oluyordu. Pek âlâ latifenin de ayıbı oluyordu. Artık burnuna kadar gelmişti Yüksel’in. Bırakacak gidecekti işi. Her sabah aynı terane, yetmişti artık. Her gün müdürün ona takılması onu sinir ediyor ve insanların içinde olunca da bir de gücendiriyordu. Ama devir sağ