Biraz geciktiğim için, Carnacki yarı şaka bir hiddetle yumruğunu bana doğru salladı. Sonra, yemek odasının kapısını açarak dördümüzü de içeri aldı: beni, Jessop’u Arkright’ı Taylor’u.Eskisi gibi bir arada iştahla akşam yemeğimizi yedik. Yine eskisi gibi Carnacki yemekte pek de konuşkan değildi. Yemekten sonra salona geçerek rahat koltuklara gömü
Sonbaharın bunaltıcı, karanlık ve sessiz bir gününde, gökten inen bulutlar yeryüzüne çökmüşken, bir başıma at sırtında eşine az rastlanır türden kasvetin hakim olduğu bir bölgeden geçiyordum. Gece karanlığı çökmek üzereyken, Usher’in Evinin melankolik görüntüsünü seyrederken buldum kendimi. Eve ilk bakışımda, nedenini bilmediğim dayanılmaz bir hüzün sarmıştı içim
Nil sapienıice odiosius acumine nimio.Hiçbir şey bilgeliğe aşırı akıllılık kadar nefret edilesi gelmez.SenecaParis’te, 18– sonbaharının fırtınalı bir akşamında, dostum C. Auguste Dupinile birlikte paylaştığımız, No: 33, Dunôt Sokağı, Faubourg St. Germain’deki evde, onun küçük kütüphanesinde, ya da kitap odasında, düşüncelere dalmanın ve lületaşı bir piponun
‘Ne mükemmel bir mehtaplı gece!’ sözcükleri döküldü Alymer Vance’in dudaklarından, ardından döndü ve bana tuhaf tuhaf baktı.Biz Surrey’de aynı küçük handa konuklardık ve hoş kokuların olduğu serin ve güzel bahçede oturuyorduk.‘Ay ışığı olması seni etkiler mi?’ diye sordu Vance. ‘Böyle bir gece seni belirsiz arzularla doldurur mu? Evrenin sırrını keşfetmek için yü
Ertesi akşam Aylmer Vance’a onun Bayan Green-Sleeves olarak adlandırdığı küçük hayalet hakkındaki hikayeyi (öyküyü) anlatma sözü vermesini hatırlattım. Balık avlamak için geldiğim Magpie Hanında başka bir akşamı da bunu dinleyerek geçirecektim; aslında bir hafta boyunca Surrey’de kalmayı planlamıştım ancak Vance’ın anlattıkları benim haftanın sonundan önce oradan