Bir zamanlar İskoçya’da yoksul mu yoksul Fleming adında bir çiftçi yaşıyordu. Bu çiftçi bir gün tarlada çalışırken kulağına bir çığlık sesi geldi. Hemen sesin geldiği yöne doğru koştu. Bir de ne görsün! Küçük bir çocuk bataklığın içinde beline kadar batmıştı. Çocuk, kurtulmak için çırpınıyor çırpındıkça dibe batıyor, bir yandan da sesini duyurabilmek için tüm güc
Vaktiyle Bağdat’ta kıtlık olur. Açlıktan mecalsiz kalan bir fakir, içeriden ekmek kokusu gelen bir evin kapısını çalar:“Günlerdir ağzıma bir lokma girmedi. Allah rızası için bir ekmek verin” diye adeta yalvarır. Fakirin bu yalvarışına dayanamayan kadın, kızına “Al şu ekmeği, kapıdaki fakire veriver” der.Kızcağız, tandırdan yeni çıkan ekmeği fakir gence verir. Fak
Bir zaman çok zengin bir adam, çocuklarına şöyle vasiyette bulunur: Ben ölüp yıkanınca, şu eski çoraplarımı ayağıma geçirin, ben bunlarla gömülmek istiyorum.Vakit saat gelir bu zengin vefat eder. Cenaze yıkandıkdan sonra oğulları çorapları alıp getirirler:Babamızın vasiyeti var, şu eski çorapları ona giydireceğiz. derler. Cenazeyi yıkayan hoca efendi bunu katiyye
İslamiyetten önce, Hazreti Ömer ve Sa’d İbni Vakkas Hazretleri, bir gün İran’a at satmaya gitmişlerdi. İran’a vardıkları zaman şehrin girişinde cirit oynayan bir kısım genç görüp seyre daldılar. Bir ara yabancıların kendilerini seyretmekte olduğunun farkına varan gençlerden birisi yanlarına gelip “Bedeviler” gibi sözlerle hakaret ettikten sonra, satmak için getir
“İki sene önce eşim bir iftiraya uğradı. İşinden atıldı ve hapse girdi. Eşyamıza haciz geldi. Ev alıyorduk ödeyemeyince banka el koydu. Hayatımın en zor zamanlarıydı. O günler gitsin İnşallah bir daha geri gelmesin. Üç yaşından küçük iki çocukla biraz annemlerde biraz kaynanamlarda o kadar çok zor günler geçirdim ki ancak yaşayan bilir.Altı ay sonra eşim ha