“CENNET KIZIN CİNNETİ”kısa hikaye-kısa öyküÇivit gibi mavi göğün sarı toprağa değen uçlarından güneşin ulvî dalgaları köyü kıpkızıl sarmıştı. Gökte hiç bulut yoktu. Hava sıcak ve ağırdı; kızıl loşluğun indiği dar, gübreli sokaklardan keskin bir ahır kokusu çıkıyor, evlere dönen inekler çıngıraklarını sallayarak kendi kapıları önünde duruyor, boynuzlar
Işıklar geniş pencereli evlere yürüdü önce… Ve camların önünde dolaştı, kapıların önünde dolaştı, caddelerin derinliklerine baktı, sarıdan bir boya çekti. Tamam! İyi ama şehir bir tek cadde, bir tek sokak da şehir değildi. Yeryüzünün büyük aydınlıklar, bereketler dağıtan lambası sonradan aşağılara, çok aydınlık, çok sıcak isteyen, küçük, yaşama yaşama belir
Mahkeme salonunda, seksenlerindeki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı. Adam, inatçı bakışlarla suskun ninenin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözleri ve keskin çizgileri ve bıkkın bakışları ile etrafını süzüyordu… Ve hakimin tok sesiyle sustu uğultu. Sözü yaşlı kadına verdi, hakim…– Anlat teyze neden boşanmak istiyorsun?Yaşlı kadın derin bir nefes
Yıllar önceydi, sene 1972 O zamanlar genç bir gazeteciydim. Türkiye’den bir grup insan, İsrail’e resmi ziyarette bulunuyorlardı. Biz de gelişmeleri izlemek için oradaydık. Bir sıcak Mayıs akşamıydı. Her ziyarette olduğu gibi sıradan bir işti anlayacağınız. Ziyaretin dördüncü günü bize tarihi ve turistik yerleri gezdirmeye başladılar; kafile olarak Mescid-i Aksa’y
Duyumların pınar olup taştığındaUlaşmak için nehir aradığındaYüreğin parça parçaÇiçeklerin kokusunu soluduğundaŞahlandığında basmak için bağrınaHeyecanla kendine koş.İstanbul’un taşlı sokaklarından, Nagihan Teyzenin evine doğru yürürken onu ne halde bulacağımı düşünür, her seferinde kapısını korkarak çalardım. Hasta olduğunda, beni arar, bulamazsa telâşlanı