Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, bir padişahın güzel bir kızı varmış. Günlerden bir gün, zengin bir adamın oğlu padişahtan kızını istemiş. Her iki taraf iyice görüşüp konuştuktan sonra, padişah, zengin adamın oğlunu damatlığa kabul etmiş.Bir zaman sonra kırk gün, kırk gece düğün yapılmış, iki genç evlenmiş. Evlendikleri gece, delikanlı kızın kendisini se
Bir zamanlar, Hintli bir din adamı tozlu bir yolda yürürken yerde parlayan bir taş gördü. Eğilip onu yerden aldı. Aydınlık bir yerde taşı incelediğinde parıltısına hayran kaldı. Bu taşın ne işe yaradığını bilmiyordu. Onu cebine koydu ve yoluna devam etti. Gide gide yolun kenarındaki bir zahire tüccarının dükkanına geldi. Karnı çok acıkmıştı. Cebindeki kırmızı taş
Cem o gün okulda çok acıkmıştı. Canı fena halde tatlı bir şeyler çekiyordu. Bütün öğleden sonra evde mutfakta rafta duran reçel kavanozunu düşündü; çünkü öğlen teneffüsünde sıra arkadaşı Hakan kocaman bir reçelli ekmek yemişti. Cem son zil çalar çalmaz koşarak eve gitti.Eve girince ilk iş olarak kendisine reçelli bir ekmek hazırlamak istedi ve reçel kavanozunun o
Çocuk MasallarıYoksul bir çoban keçilerini her zamanki gibi köyün yukarılarındaki dağlarda otlatmaya götürmüştü. Bu sefer dağın başka bir tepesine doğru yöneldiler. Keçiler otlarken çoban da bir taşın üzerine oturdu ve kavalını çalmaya başladı.O sırada bir grup insanın tepenin yukarılarındaki patikadan aşağıya indiğini fark etti. Onlar kendisini göremiyorlardı. B
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bundan çok eski bir orman varmış. Bu ormanın kenarından bir tren yolu geçermiş. Her gün bir tren kasabadan şehire giderken bu ormanın yanından geçer gidermiş. Ormandaki bütün hayvanlar bu treni çok severlermiş. Tren ormanın kenarına gelince düdüğünü öttürür sanki onlara geldiğini haber verirmiş:Düüüüüütt!..İşte tam o zamand