Yıllar yılla önce zamanın birinde yaşlı ve yorgun bir eşek varmış. Bir gün sahibinin onu artık daha fazla beslemek istemediğini öğrenmiş. Bu duruma çok üzülmüş ve bir çare düşünmeye başlamış.“En iyisi buralardan gitmek” demiş kendi kendine. Sonra “Bremen’de şarkıcılık yaparım. Bazıları anırmamı pek bir beğenirdi zaten,” diye düşünmüş.Böylece sabahleyin erke
Ormanlık bir bölgede bulunan bir su birikintisinde yaşamakta olan kurbağacık hiç arkadaşı olmadığından yakınıyordu. Bu kurbağacık vaktinin çoğunu su birikintisinde yüzerek geçiriyor, bazen de sudan çıkıp, çimenlerin üstünde zıplayarak geziniyordu. Her gün bir önceki günün tıpatıp benzeriydi.Her gün aynı şey, hep aynı şeyler. Bitmek tükenmek bilmeyen bir tekdüzeli
Bundan yılar yıllar önce, geçmiş zamanlardan birinde, saraylarda padişahların yaşadığı, meydanlarda okların atıldığı, pazarlarda altın sikkelerle alış veriş yapıldığı zamanda… Güzel bir bahçenin tam ortasına kurulu, bembeyaz çok güzel bir ev varmış. Bu evde altın sarısı saçları olan güzel mi güzel, alımlı mı alımlı; al yanaklı, gül dudaklı, boylu poslu, adı
Zamanın birinde yoksul ve dul bir kadın varmış. Bu kadın oğluyla birlikte yaşarmış, ancak oğlu çok tembel bir delikanlı olduğu için paraları yok denecek kadar azmış.Bir gün büyük bir sıkıntıya düşmüşler öylsine zor bir duruma düşmüşler ki, kadıncağız ellerinde kalan tek mal varlığı olan, Süt Beyazı isimli ineklerini satmaya karar vermiş. Oğluna ineği pazara götür
Bir zamanlar bir Kral ile Kraliçe bir kız çocukları olunca bu mutlu günün şerefine bir ziyafet vermişler. Ziyafetten sonra Kral çevresindeki insanlara baba olmanın kendisini nasıl mutlu ettiğini anlatmış, zira yıllar yılı karısıyla birlikte hep bir çocuk sahibi olmayı beklemiş durmuş. Sonra bebeğin altını değiştirmeyi yeni öğrendiği sıralarda başına gelenleri anl