Bir yılbaşı gecesiydi. Dondurucu, kavurucu bir soğuk vardı. Yoldan geçenler paltolarının yakasını kaldırmışlar, atkılarına bürünmüşler, hızlı hızlı yürüyorlardı. Kimi evine geç kalmış, acele ediyor, kimi bir eğlence yerine gidiyordu.Çocuklar koşuyorlar, birbirlerine kartopu atıyorlardı. Gecenin zevkini en çok onlar çıkarıyorlardı. Kahkahalarla gülüyorlar, sevinçl
Zamanın birinde yoksul ve dul bir kadın varmış. Bu kadın oğluyla birlikte yaşarmış, ancak oğlu çok tembel bir delikanlı olduğu için paraları yok denecek kadar azmış.Bir gün büyük bir sıkıntıya düşmüşler öylsine zor bir duruma düşmüşler ki, kadıncağız ellerinde kalan tek mal varlığı olan, Süt Beyazı isimli ineklerini satmaya karar vermiş. Oğluna ineği pazara götür
Bir zamanlar bir Kral ile Kraliçe bir kız çocukları olunca bu mutlu günün şerefine bir ziyafet vermişler. Ziyafetten sonra Kral çevresindeki insanlara baba olmanın kendisini nasıl mutlu ettiğini anlatmış, zira yıllar yılı karısıyla birlikte hep bir çocuk sahibi olmayı beklemiş durmuş. Sonra bebeğin altını değiştirmeyi yeni öğrendiği sıralarda başına gelenleri anl
Fatoş, annesiyle birlikte alışverişe çıkmıştı. Oyuncak satan mağazanın yakınına geldiklerinde, Fatoş:“Anneciğim, sınıfımı geçince bana alacağın oyuncak bebeği görmek istiyorum” dedi. “Onu ne kadar sevdiğimi bilemezsin, anneciğim. O çok şirin, çok tatlı bir bebek. O bebek mutlaka benim olmalı. Sınıfımı geçince o bebeği bana alacaksın, değil mi anneciğim?..”B
Vaktiyle çok yaşlı bir büyükanne varmış. Saçları kar beyaz, yüzü kırış kırışmış. Ama gördüğü güzellikler karşısında bir yıldız gibi ışıl ışıl parlayan, sıcak bakışlı güzel gözlere sahipmiş. Kocaman güllü bir elbise giyer, birbirinden güzel hikayeler anlatırmış.Büyükannenin bir fermuarla açılıp kapanan kaim, eski bir kitabı varmış. Onu her zaman açıp okurmuş. Kita