Masal; Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde; develer top oynarken eski hamam içinde… Babamın dokuz arısı vardı, dünyalar başına dardı. Sayar alırdı içeri, sayar çıkarırdı dışarı… Ben de göz kulak olurdum az çok.Bir gün baktım ki biri yok! Gayrı unuttum gazı tuzu; çıkardım kümesten çil horozu; boynuna geçirdim başlığı, ne kayalığı düşündüm ne taşlığ
Vaktiyle bir padişah ve bunun üç oğlu varmış. Padişah da insan, günün birinde hasta olup yatağa düşmüş. Durumu günden güne kötüye gittiğinden, son saatinin yaklaştığını sezmiş ve oğullarını çağırtarak, demiş ki:– Ben ölünce en büyüğünüz padişah olsun. Bir felakete, bir sıkıntıya rastlarsa ava gitsin. Yolun üçe ayrıldığı yere geldiği zaman sağdakine sapsın;
Çok eski zamanlarda, Japonya’da cesur bir savaşçı yaşarmış. Herkes ona, “Tawara Toda” yani “Pirinç Çuvalının Efendisi” dermiş ama asıl adı Fujiwara Hidesato imiş. İşte bu adı nasıl aldığının çok ilginç bir hikayesi var.Hidesato, gerçek bir savaşçının ruhuna sahipti ve boş durmaya dayanamazdı. İşte bu yüzden, günün birinde, maceralara atılmak üzere iki kılıc
Mesnevi’den Hikayeler Oku; Rey şehrinin yakınında bir mescid vardı. Orada geceleyen herkes, sabah korkudan ölmüş olarak bulunurdu. Durumu kendi açılarından anlatmak isteyenler, türlü yorumlarda bulunuyordu.Kimileri, “Kuvvetli periler var orada, geceleyenleri kör kılıçla kesiyorlar!” diyor; kimileri, “Kesinlikle bu bir sihir ya da tılsım olmalı!” diye bilgiç
Dervişin biri geziye çıktı; döne dolaşa bir hana konuk oldu, eşeğini ahıra bağladı, kendisi de dostlarıyla sofranın baş köşesine oturdu. Yemek ve tatlı yiyerek söyleşmeye daldı, gitti.Derviş yemek arasında eşeğini hatırladı; hanın hizmetlisine döndü:“Ahıra git, eşeğe saman ver, arpa ver,” dedi.Hizmetli:“Söylemene ne gerek var? Bu işler, eskiden beri benim işim,”