Duygusal Hikayelerden Hikaye Oku; Çok geç diye bir zaman yoktur!..Okulun ilk günü, ilk derste profesörümüz, önce kendini tanıttı, sonra;“Bu yıl, yepyeni bir öğrencimiz var. Çok ilginç biri bakalım bulabilecek misiniz” dedi.. Ayağa kalkıp etrafa bakmaya başlamıştım ki, yumuşak bir el omzuma dokundu.. Döndüm.. Yüzü iyice kırışmış bir yaşlı hanımefendi,
Birinci ve de en önemli ders… Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en iyi öğrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk almadan geldim ve orada çakıldım kaldım. Son soru şöyleydi: “Her gün okulu temizleyen hademe kadının ilk adı nedir?..”Bu herhalde bir çeşit şaka olmalıydı. Kadın yerleri silerken hemen her gün
Bir kadın komşularından birisi hakkında bir dedikoduyu yayıp duruyordu. Birkaç gün içinde bütün köy bu dedikoduyu duydu. Dedikodunun kurbanı derinden yaralandı ve incindi. Dedikoducu kadın daha sonra yaptığından pişman oldu ve çok üzüldü. Hatasını nasıl tamir edebileceğini sormak için bilgeye gitti.“Pazara git” dedi bilge. “Bir tavuk al ve onu k
Japonya da dilden dile dolaşan, herkesin birbiri ile paylaştığı bir hikaye, ortalığı kasıp kavurmuş okuyan herkesi derinden etkilemiştir. Yazarının kim olduğunu bulamadığımız bu hikaye, günümüzde pek çok ailenin sorunlarından olan bir durumu gözler önüne sermiştir. Bildiğimiz gerçekleri bu hikaye ile tekrar hatırlatmak için sizlerle paylaşmak istedik. Çocuklarımı
Bir padişah, iki yüzü de astar olan bir kaftan giyerdi. Bunu gören biri padişaha:Ey adaletli padişah! Niçin kendine Çin ipeklisinden bir kaftan diktirmiyorsun? diye sordu.Padişah, o adama dedi ki:– Bu kadarcık elbise avret yerlerini örtmek ve bedeni korumak için yeterlidir. Senin Çin ipeklisi dediğin süsten başka bir şey değildir. Süs de kadınlara layıktır,