Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer tellal iken pireler berber iken, ben ninemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken. Dağlar Padişahı’nın kırk yaşından sonra bir oğlu olmuş. Bu çocuk, gece demez gündüz demez ağlar dururmuş. Karısı bıkmış usanmış bunun elinden.Bir gün yine emzirip beslemiş. Ama çocuk dilli düdük gibi ötüp duruyorm
Köylerin birinde bir çiftlik varmış – Bu çiftlikte, çok mu çok zekalı iki oğlu olan bir Ağa Bey yaşıyormuş. Oğulları o kadar zekalıymışlarki, zekalarının yarısı bile yertermiş kendilerine.Günün birinde bu oğullar kralın kızına görücü gitmeye karar vermişler. Kralın kızı konuşma yeteneği olan çok yetenekli bir delikanlıyla evlenmek istediğini söylüyormuş. Ka
Bir varmış bir yokmuş. Büyük saraylardan birinde bir kral ve üç oğlu yaşarmış. Kralın iki oğlu kendini beğenmiş ve kötüymüş. En küçük oğlu ise çok iyi yürekli bir gençmiş.Bir gün kral hastalanmış. Sarayın doktorları, kralın hastalığına çare bulamamışlar. Sarayın büyücüsü kralı ancak hayat suyunun iyileştirebileceğini söylemiş. Ancak bu suyu bulmak çok zor ve tehl
İki inatçı keçi kırlara otlamaya gitmişler. Her taraf yemyeşil taptaze çimenlerle doluymuş. Keçiler otlaya otlaya ırmağın kenarına kadar gelmişler. Keçilerden birisi ırmağın bir yakasında, diğeri öbür yakasında otlamaktaymış.Derken ikisi de ırmağın üzerindeki köprünün ortasına gelmişler. İki keçi, köprüde burun buruna gelmişler. Keçilerden birisi yol istemiş:Yol
Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken, ben dedemin beşiğini tıngıııır mıngııır sallar iken, çok eski zamanlardan birinde bir padişah varmış. Bu padişahın da iki kızı varmış. Büyük kızın adı Yaprak, küçük kızın adı da Fidan’mış.Yaprak’la Fidan henüz pek küçük yaşta iken zavallı a