Zamanın birinde çok zengin bir adam varmış. Bu adamın iki oğlu ile bir de çok iyi, namuslu, akıllı bir karısı varmış. Bir gün bu adam rüyasında aksakallı bir adam görmüş. Aksakallı ihtiyar adam zengin ve mutlu adama demiş ki:”Mehmet Ağa, sana üç bela gelecek gençlikte mi gelsin ihtiyarlıkta mı?”Bir gece görmüş adam umursamamış. Ertesi gece rüyasında yine aynı ada
Yedi KardeşlerBir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Bir yoksul adamla karısı ve onların da yedi oğlu varmış. Bunlar her gün yakınlarındaki dağa, ormana ava giderler, ne vururlarsa onları şehirde satar, kazandıklarıyla evlerini geçindirirlermiş.Gel zaman, git zaman, anaları gene hamile kalmış. Oğlanlar bir araya gelip düşünmü
Sofinin biri, ağaçta asılı boş bir sofra gördü. Sofi, ekmek ve yiyeceğin aşkıyla şad olup raksa başladı. Üstünü başını paralıyor, bir yandan da şiir okuyordu:Ekmeksizliğin ekmeği, açlık derdine derman sofra. Raks ettikçe çılgınlığı ve sevinci artıyordu. Diğer sofiler de onu görüp raksa katıldılar. Hu hu diye bağırıyorlar, çılgınca ve sevinçle raks ediyorlardı. Çı
Deyimlerin YazılışıDeyimler ayrı yazılır:Örnek:akıntıya kürek çekmek, çam devirmek, çanak tutmak, gönlünden geçirmek, göz atmak, kulak asmak, kulak vermek, çantada keklik, devede kulak, yağlı kuyruk, yüz görümlüğü vb.Deyimler kaç sözcükten oluşursa oluşsun, deyimi oluşturan her sözcük ayrı yazılır:Deyimler en az iki sözcükten oluşur. Bir tek sözcük deyim olamaz.
Ünsüz UyumuKelimede yan yana gelen ünsüzlerin sertlik-yumuşaklık bakımından uygun olmalarına ünsüz uyumu (benzeşmesi) denir.Dilimizde sert ünsüzle biten kelimeler sert ünsüzle başlayan ekler alır: aç–tı, aş–çı, bak– tım, bas–kı, çiçek–ten, düş–kün, geç–tim, ipek–çi, seç–kin, seç–ti, süt–çü vb. Yumu