Bir varmış bir yokmuş. Zamanın birinde bir tüccarın biricik bir kızı varmış. Adı Akçiçek’miş. Bir gün tüccar hacca gitmeye karar vermiş. Fakat kızına bakacak kimsesi yokmuş.Akçiçek “Babacığım, sen merak etme. Eve bir senelik yiyecek koy, kapıyı da üzerimize taşla ördür. Sen gelinceye kadar ben dadımla evde kalırım” demiş.Adam çaresiz kabul edip hacca gitmiş
Çocuk İle KurtYüksek bir kayanın üstünde duran çocuğun biri, aşağıdan bir kurdun geçmekte olduğunu görmüş. Başlamış onu aşağılamaya, onunla alay etmeye. Kurt durup şöyle bir bakmış. “Korkak!” demiş. “Beni kızdıracağını mı sanıyorsun? Beni aşağılayan sen değilsin, üstünde durduğun o yüksek kaya!”Çocuk İle AkrepÇocuğun biri, bir duvardaki çekirgeleri teker teker y
tutsak bülbülÇin’in imparatoru, Çin porseleninden yapılmış çok ünlü ve adı dillere destan olmuş güzel bir sarayda yaşıyordu. Porselen saray, özenle yapılmıştı. Çok inceydi. Sanki dokunsan kırılacak gibiydi.Büyük kral, sarayını halkından daha çok seviyordu. Devlet işlerinin dışında kalan bütün zamanını sarayın güzellikleri arasında geçiriyordu. Sarayın içi ve dışı
Dört ArkadaşEvvel zamanda ovaları verimli topraklarla kaplı, dağları gür ormanlarla çevrili güzel bir ülke vardı. Burada bulunan tüm hayvan ve insanlar çok şanslıydı. Hepsi de günlük yaşamlarını sağlık ve mutluluk içerisinde sürdürüyorlardı. Hiç kimsenin gelecekten endişesi yoktu. Herkes özgürlük ve barış içindeydi.Bu güzel ülkede, kuytu bir ormanın sessiz bir kö
Bir dolar seksen yedi sent. Hepsi buydu. Üç kez hesapladı: bir dolar seksen yedi sent. Ertesi gün Noel’di. Yapacak bir şey yoktu. Oturdu ve küçük bir bebek gibi ağlamaya başladı.Della kocasıyla beraber tek odalı bir evde oturuyordu. Kapının girişinde, içinde hiçbir zaman mektup olmayan bir posta kutusu ve pek sık kullanılmayan bir elektrik düğmesi vardı. Dilligha