Çok eskiden bir vakitler bir karı koca yaşardı. Evlilikleri boyunca hiç çocukları olmamıştı. Bu sebeple her ikisi de çok üzgündü ve hiç mutlu değildi. Artık ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Sonunda günün birinde bir büyücüden yardım istemeye gittiler.Durumu anlattılar.“Bu iş kolay” dedi büyücü, “dolunay ışığında iki küçük balık tutun biri erkek, biri dişi. Onla
Geçmiş zamanların birinde yaşlı bir adam ve karısı eski bir kulübede yaşarlarmış. Yaşlı adam kulübesinin bir odasında ayakkabı yaparak geçimini sağlarmış. Bir gün ayakkabıcı, yaptığı ayakkabıları satarak kazandığı paraya deri almış. Aldığı deri ancak bir ayakkabı yapılacak büyüklükteymiş. Deriyi masasının üzerine bırakmış. Sonra kapısını kapatıp odasına çekilmiş.
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Pireler berber iken, develer tellal iken, ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken. Bu masalı şöyle anlatmışlar.Bir padişah ile üç kızı varmış. Bir gün bu padişah kızlarını başına toplamış, beni ne kadar seversiniz? Demiş. En büyük kız dünyalar kadar, ortanca kızı kucak kadar, küçük kızı
Bir zamanlar bir tüccar varmış; öyle zengin, öyle zenginmiş ki, istese bütün caddeleri, sokakları gümüş paralarla kaplatabilirmiş. Ama böyle bir şey yapmamış tabii; parasını nerede kullanacağını gayet iyi bilirmiş çünkü.Cebinden bir kuruş çıkarsa, mutlaka iki kuruş kazanırmış karşılığında. Evet, bu adam akıllı bir tüccarmış, ama herkes gibi o da ölmüş sonunda. Bü
Bir varmış bir yokmuş, uzun zamanlar önce zengin bir tüccarın üç kızı varmış. Tüccar kızlarını çok severmiş. Bir gün yolculuğa çıkmaya hazırlanırken kızlarına:– Sevgili kızlarım, gittiğim yerlerden size ne getireyim? diye sormuş.Büyük kızı inci bir kolye istemiş, ortanca kızı altın bir yüzük istemiş. Küçük kızı ise sadece bir gül istemiş. Bunun üzerine babası küç