Bilgelik Hikayeleri Oku: Bir köylü bilgenin yanına geldi ve şikayete başladı: “N’olur bana yardım edin, yoksa çıldıracağım. Tek odalı bir evde yaşıyoruz. Ben, karım, çocuklarım, karımın akrabaları. Herkesin siniri tepesinde. Birbirimize bağırıp duruyoruz. Oda sanki bir cehenneme döndü.”“Sana söyleyeceğim şeyi yapacağına söz verir misin?
Saltanatının sınırları geniş diyarlara uzanan bir hükümdardı. Kibrinin ve gururun ise sınırı yoktu. Elinden gelse bütün dünyayı eline geçirmek ve mülküne dahil etmek istiyordu. Sürekli “daha, daha” diyordu. Hiç kimse ondan bir gün olsun “yeterli” veya “Buna da şukur” sözünü duymamıştı. Yeme-içmede, eğlenmede, hakarette, haksız
Bir zamanlar, uzak diyarlardan birinde bilge bir sultan yaşardı. Her hükümdar gibi onun da etrafı onlarca yağcıyla doluydu. Sarayında hangi odaya girse iltifatların, övgülerin bini bir paraydı:“Siz gelmiş geçmiş en kudretli sultansınız, efendim!”“Sultanım! Kimsenin, hiçbir şeyin gücü sizinkiyle boy ölçüşemez.”“Sizin kudretinizin yete
Bir Çin filozofu ufka bakıyormuş: Uzaklarda bir deve kervanının geçtiğini ve develerin sırtında ipek kumaşlar asılı olduğunu görmüş. Filozof, ‘Benim bildiğim, develer ipek giysiler giymez, bunları insanlar için taşıyor olsalar gerek’ demiş, sonra da şöyle düşünmüş:‘Yeryüzünde deve az insan ise çok, bazı işleri gene insanlara yaptırmalı!Bizim fil
Bir varmış, bir yokmuş. Bundan uzun uzun yıllar önce geçmiş zamanın birinde küçük bir köy varmış. Bir gün bu köyde yaşayan bir çiftçinin eşeği kör bir kuyuya düşmüş.Eşek kör kuyunun içinde sesini sahibine duyurabilmek için saatlerce acı içinde kıvranıp bağırmış. Ağlamış, ağlamış….Sonunda eşeğin sahibi eşeğin bağırma seslerini duymuş. Hemen kuyuya bakmış.