Çin’de yaşayan bir adam, her gün evine boynuna aldığı kalın sopanın iki ucuna asılı kovalarla dereden su taşırmış. Bu kovalardan birinin yan tarafında küçücük çatlak varmış. Diğeri ise hiç kusursuz ve çatlaksızmış ve her seferinde bu kusursuz kova adamın doldurduğu suyun tümünü taşır, çatlak kova ise suyun yarısını ulaştırırmış eve…Adam her iki kovayı suyla doldu
İşittim ki, Hüsrev, Şabur’un yaptığı resmi artık beğenmeyip, onu işten çıkardığı zaman Şabur sessiz kalmış. Fakat daha sonra zora düşünce, Hüsrev’e şu meâlde bir mektup yazmış:“Ey adaletiyle kâinatı kuşatan hükümdar, eğer ben ölür gidersem, sen yine faziletinle bâkisin! Gençliğimi senin uğrunda çürüttüm, ihtiyarlığımda beni kovma!”Şayet bir garibin başı fitne ve
İslâm alimlerinden biri talebeleriyle Basra kıyısında gezinirken deniz kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir aile görür. Talebelerine dönüp:“İnsanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?” diye sorar.Talebelerden biri: “Çünkü sükûnetimizi kaybederiz” deyince mübarek zat:“Ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızdayken neden yüksek sesle konuşuruz? O kişiye
Vaktiyle her türlü maddi imkâna sahip olmasına rağmen can sıkıntısından, hayatın yaşanmaya değmez olduğundan yakınan bir prens vardı. Kardeşleri, arkadaşları gezer, ava gider, eğlenirken o odasına kapanır, sürekli düşünürdü. Oğlunun bu haline hükümdar babası çok üzülüyordu.Bir gün hükümdar, ülkesinin en bilge kişisini sarayına çağırtıp ona oğlunun durumunu anlatt
Uzak dağlarda kaynağından çıkan bir ırmak, her çeşit coğrafi bölgeden geçtikten sonra, en sonunda çölün kumlarına ulaşmış. Ama diğer tüm engelleri aştığı gibi, bu engeli de aşmaya çalışınca, kuma girdikçe sularının kaybolduğunu fark etti. Aslında yazgısının bu çölü aşmak olduğuna emindi, ama bu duruma herhangi bir çözüm bulamıyordu. Birden çölün içinden gelen bir