Adaletiyle ünlü Acem şahlarından Feridun’un kıymetli bir veziri vardı. Zeki, ileriyi gören, akıllı bir adamdı. Her şeyden önce Allah rızasını gözetir, sultanın emri sonra gelirdi. Bir sabah halktan biri hükümdarın huzuruna çıkarak:“Ey adaletli Sultanımız! Günlerin huzur içinde geçsin, Allah muradını versin!” diye dualar etti. Sonra da şöyle söyledi:
Arkadaşım Paul erkek kardeşinden Noel hediyesi olarak bir araba almıştı. Paul Noel gecesi ofisten çıktığında, yeni parıl parıl parlayan arabasının başındaki afacan çocuk ağzından adeta sular akarak, “Bu sizin arabanız mi bayım?” diye sormuş.Paul başıyla onaylamış ve “Kardeşim Noel hediyesi olarak aldı,” demiş.Çocuk şaşırmış.“Yani kar
Aslan mı ölmüş, yoksa ortalıktan kaybolmuş da bir yerlere mi gitmiş? Belli değil. Yalnız hayvanlar toplanmışlar; Kendimize yeni bir baş, bir yönetici seçelim demişler.Deve ile fil adaylıklarını koymuş. Ama maymun ordu bozan ya, hemen atılmış:– Onlar kim, yönetici olmak kim? demiş. “Herkesi kendinize mi güldüreceksiniz? Deve dediğin kızgınlık nedir bil
Hurma ağaçlarıyla süslü yollarda halk neşe içinde idi. Çalgılar çalınıyor, şarkılar sokakları dolduruyordu. Renk renk giysiler içinde cambazlar, şehrin meydanlarında gösteriler yapıyorlardı. Saraya giden yolda şehrin ileri gelen büyük aile reisleri, kumandanlar, tüccarlar Sultanı tebrik etmek için âdeta yarışıyorlardı. Bir haftadır ülkede bayram havası vardı. Çün