Babam, her tatil günü arkadaşlarımdan birini evimize çağırmamı veya onlardan birine gitmemi, böylece yavaş yavaş dost edinmemi istiyor.Pazar günü, her zaman iyi giyinen Derossi ‘yi çok kıskanan Votini ile gezmeye gideceğim. Bugün baykuş burunlu, uzun boylu, sıska ve ufak, kurnaz gözleriyle durmadan çevresini araştıran Garoffi bize geldi. Bir bakkalın oğlu o
Kendini Beğenmişlik5 Aralık, PazartesiDün Votini ile Rivoli Caddesi’nde gezmeye gittik. Dora Grossa Sokağı’ndan geçerken Stardi’ye rastladık. Kendisini gördüğümüzün farkında değildi. Bir kitapçı vitrinine o kadar dalmıştı ki; yanından geçsek yine göremezdi. Gözlerini kapağı açık duran renkli atlastan ayıramıyordu. Kimbilir, belki de ona sahip o
Mısır’da bir padişah ölüm döşeğinde idi. Parlak yanağı iyiden iyiye solmuş, hastalıktan yüzü sararmıştı. Mısırlı hekimler onu iyileştirecek hiçbir ilaç bulamadılar. Hep birlikte başına toplanmış, çaresizce ölmesini bekliyorlardı. Ölmek üzere olan padişah şöyle sayıklıyordu:– Mısır’a benim gibi değerli bir padişah gelmemişti. Sonu ölüm olduktan sonra Mısır’ı
Eski zamanlarda, atları çok seven ve aynı zamanda akıllı bir adam vardı. Bu adam günün birinde öldü. Ardında 19 cins at bıraktı. Adam vasiyetinde, atlarının yarısının oğluna, dörtte birinin sadaka olarak fakirlere, beşte birinin de uşağına verilmesini istiyordu.Köyün yaşlıları işin içinden çıkamadılar. 19 atın yarısını adamın oğluna nasıl vereceklerdi? Oğula 9 at
Keloğlan ve zavallı anacığı, yoklukla mücadele ederek hayatlarını sürdürüyorlarmış. Öyle fakirlermiş ki bir kuru ekmek, bir parça peynirle günlerce idare ederlermiş. Komşularına göre, tarlaları çok azmış bakımını yapamadıkları içinde de verimsizmiş üstelik senelerin birinde öyle bir kıtlık olmuş ki, bağ bahçeleri hep kurumuş mısır tarlaları bodur kalmış. Kış zama