Vaktiyle küçük bir kasabada yaşayan dürüst, temiz bir delikanlı zaman içinde geçim sıkıntısı çekmeye başladı. Bu sıkıntısına çözüm bulamayınca, memleketine çok uzak şehir merkezine giderek iş bulup çalışmaya, kendine düzenli yeni bir yaşam kurmaya karar verdi. Hazırlanıp zaman kaybetmeden yola çıktı. Bu delikanlı, yolculuğu sırasında yorum ve açıklaması kend
Bilgelik Hikayeleri; Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış… Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara ciddi bir meblağ teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.. “Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı” dermiş hep.Günün birinde, bir sabah kalkmışlar k
Genç bir antikacı Anadolu’nun ücra köşelerini dolaşıyor ve gözüne kestirdiği malları köylülerden ve malın değerini bilmeyenlerden yok pahasına satın alarak İstanbul’da satıyordu. Bir seferinde arabası karlı yolda saplandı kaldı ve antikacı arabasını terk ederek yürümek zorunda kaldı. Yoğun tipi altında artık donmak üzereyken bir ihtiyar tarafından bulundu. Yaşlı
Yıllar önce Alaska’nın Güney sahilindeki bir köyde bir adam, karısı bir de oğlu yaşarmış. Çocuk çok zeki ve cesurmuş. Zamanla iyi bir avcı olmuş. İlkbahar olunca ava çıkar, zıpkını ile balina avlarmış. Fakat babası gibi balinaya tapmazmış. Babası bu hayvanları büyük kuvvet ve kudret sahibi sanır, ara sıra onlara yalvarırmış.Bir kış günü çocuk av peşinde dol
Eski zamanda ihtiyar bir kadının sevgili bir kızı vardı. Bu kız, o kadar güzel o kadar güzeldi ki hiçbir yerde eşine rast gelen olamazdı.Kız, her zaman odasında oturarak nakış işlemekle vakit geçirirdi. Bir gün, akşam üzeri, pencereden içeri bir kuş girdi. Kızın sağ omzuna kondu, kulağına dedi ki:– Sultanım! Sen kırk gün, kırk gece bir cenaze bekleyeceksin