Cehennemin AnahtarıCehennemin Anahtarı: İsa Peygamber zamanında, ömrünü günahlarla mahveden; cahil, korkusuz ve merhametsiz bir adam yaşardı. Günah batağına o kadar batmış ki kendisinden şeytan bile utanırdı. Günlerini hep boş yere geçirir, insanlara rahat yüzü göstermezdi. Başında kibir çok, fakat akıl yoktu. Karnı haram lokmalarla doluydu. Eteği eğriliklere bul
Faziletli, iyi ahlaklı, ilim sahibi meşhur bir adamın, huysuz mu huysuz bir kölesi vardı. Ayrıca bu köle çok da çirkindi. Saçları diken gibi dimdik, yüzü kevgir gibi delik deşik, dişleri yılan dişi gibi zehirliydi. Öyle ki şehirde ondan çirkin biri gösterilemezdi. Koltuk altlarından etrafa soğan gibi, ağır ve iğrenç bir koku yayılır, damarları görünen patlak gözl
Dondurucu bir kış gecesi. Rüzgar evin damını dövüp durmakta… Kah pencereleri zorlamakta, kah kocaman ağaçların belini bükmekte, kah yürek hoplatarak ıslık çalmakta… Rüzgarın ve boranın çıkardığı ses geceye hakim…Camları demir bir balyoz gibi döven, kapıları gıcırdatan rüzgarın sesiyle herkes uykunun derin iklimlerinde… Beyazıt’ın mübarek a
Kâbe’ bir genç sürekli şöyle dua ederdi;– “Ey doğruların yardımcısı olan Allah’ım, Ey haramdan sakınanların yardımcısı olan Allah’ım, sana hamdü sena ederim,”Bu durum herkesin dikkatini çekerdi Günlerden bir gün birisi,– “Neden hep aynı duayı yapıyorsun, başka birşey bilmiyor musun?,” diye sorunca, O da nedenini şöyle anlattı:– Yedi sekiz sene önce yi
Sevdiğiniz şeylerden başkalarına da vermedikçe, tam bir iyilik vasfına eremezsiniz. Her ne harcarsanız şüphesiz Allâh onu bilir.” (Âl-i İmran, 92)Zamanın birinde bir şehirde Kalaycı Dede lakaplı alim bir zat yaşarmış. Şehrin arif şahsiyeti ve akıl hocası, bilge biriymiş. Adından da anlaşılacağı üzere kalaycılıkla uğraşır, yalnızca günlük ihtiyacını karşıla