Vakti zamanın birinde büyük bir diyarın padişahı vardı. Padişahın Cihanşah adında yüzü nurlu, içi sürurlu, dal gövdeli, güler yüzlü, neşeli bir oğlu vardı. Cihanşah, boş zamanlarında babasının vezirinin oğlu Ahmetşah ile buluşur, konuşurdu. İki arkadaş birbirilerine pek ısınmışlardı. Ava beraber giderlerdi. Beraber cirit oynarlar, ok atarlar, keyiflerini ağır pah
Rasim, bir akşam okuldan döndüğü vakit, kendi ismine gelmiş bir zarf buldu. İçinde çiçekli bir kâğıt üstüne, şu satırlar yazılıydı:“Rasim Bey, ben sizi uzaktan uzağa seven bir genç kızım. Çok güzel olduğumu korkmadan söyleyebilirim. Dünyadaki en büyük emelim sizin tarafınızdan sevilmek ve sizin karınız olmaktır. Fakat yaşlarımız çok küçük olduğu için zanned
Benim bir arkadaşım vardır … Aşk için yaratılmıştır kendisi… 30 yaşındadır… 90 defa aşık olmuştur… Aşkları boy boy, cins cinstir… Lahuti, ilahi, Eflatuni, karasevdavi, cismani, hayvani, ila …Benim arkadaş yakışıklıdır, cerbezelidir, sportmendir ve kuşbeyinlidir… Yani, asrımızda, aşık tipinin bütün vasıflarını haizdir̷
Tüm yöre halkı, kaç günden beri Abuş Beyi bekliyordu. Abuş Bey ilçeye niçin geliyordu, yurttaşlar tek onu bilmiyorlardı. Çünkü Abuş Bey büyük adam olduktan sonra, ilçeye bir kez uğramıştı. O da şöyle bir gelip geçmişti, yel gibi… Bayramlar olmuştu, seyranlar gelip geçmişti, ara ki bulasın Abuş Beyi? «Bu adam gayrı bizi defterinden sildi,» diye konuşulduğund
Köylü, ölüm döşeğinde olan hasta kadının başucundaki doktorun karşısında duruyordu. Sessiz, olacaklara boyun eğmiş ama aklı hâlâ yerinde olan ihtiyar kadın, onlara bakıyor ve konuşulanları dinliyordu. Yaşlı kadın ölecekti; buna isyan etmiyordu. 92 yaşındaydı ve artık sonu gelmişti.Açık kapı ve pencereden Temmuz güneşi içeri vuruyor ve kuşaklar boyu köylülerin aya