İmam-ı Âzam Ebu hanife’nin çocukluk yıllarında idi. Allah diye bir yaratıcının olmadığını, her şeyi tabiatın (doğa) yarattığını iddia eden ve her gittiği yerde bilginlerle görüşerek tartışmalar yapan bir dinsiz, döne dolaşa Kûfe şehrine gelir. Zararlı ve yanlış fikirlerini anlatmaya başlayan bu dinsizin, Kûfe bilginleriyle görüşüp münazara yapma isteğine gülen Mü
Zengin bir adamın Lokman adında bir hizmetçisi vardı. Hizmetçi ancakçok akıllıydı, akılda vezirler padişahlar kadar üstün idi. Hikmet bilgisini adını aldığı Lokman (a.s) dan almıştı.Lokman gece gündüz işlerini en güzel ve en çabuk bir şekilde gören gayretli biriydi.Bu sebeple efendisi onu oğullarından bile üstün tutardı. Lokmanın efendisi görünüşte onun efendisi
Mirasyedi AdamMirasa konmuş bir adam vardı. Ama elinde ne var sa yedi, bitirdi. Sonra ağlayıp sızlanmaya başladı. Elindeki gidince dönüp Allah’a yalvarmaya başladı. Hani Yüce Peygamber buyurur ya, “İnanan uda benzer, içi boş olunca feryada gelir.” Nice inanmış böyle yalvarıp yakarırken Allah der ki “onların dilediklerini hemen vermeyişim, geciktirmem, hor g
Hikayeye göre Uşak’ın ileri gelenlerinden olan Osman Efendi bir sabah uykusundan müthiş bir baş ağrısıyla uyanır. İlaç alır, geçmez. Bir iki gün bekler, ağrı devam eder. Doktor çağrılır. Doktor muayene eder, ağrı kesiciler verir, gider. Ancak Osman Efendinin baş ağrısı artarak devam eder. Üstüne üstlük baş ağrısı yanı sıra gözleri de yaşarmaya başlar. Başka
Nasrettin Hoca, ormana odun kesmeye gider. Çıkıp bir dalın üstüne oturur. Sonra da oturduğu dalı kesmeye başlar. FıkraOradan geçen biri:– Hocam ne yapıyorsun? Bindiğin dalı kesiyorsun. Şimdi yere düşeceksin, diye seslenir. HikayeHoca, köylünün sözlerine aldırmaz. Dalı kesmeye devam eder. Az sonra da köylünün dediği gibi yere yuvarlanır.Köylüye: Nasrettin Ho