Bir zamanlar zengin bir tüccar varmış. Üç kızı olan bu tüccarın kızlarının ikisi son derece bencilmiş. Ama üçüncüsü, yani adı Güzel olanı hem iyi hem de sevgi doluymuş.Bir gün tüccar, gemilerinin şiddetli bir fırtınada battığı haberini almış. Zavallı adam varını yoğunu kaybetmiş, geriye bir tek kasabadaki küçük evi kalmış. Açgözlü iki kardeş bu durumdan hiç hoşla
Günün birinde gerçek bir prensesle evlenmek isteyen bir prens varmış. Gerçek bir prensesi bulmak için bütün dünyayı dolaşmış prens, ama her yerde karşısına olmadık sorunlar çıkmış, hepisinin prenseslikle uyuşmayan bir tarafları varmış.Büyük bir pişmalık içinde saraya tekrar dönmüş, öyle ya amacı gerçek bir prensesle evlenmekmiş.Bir gece olmadık bir fırtına kopmuş
Bir zamanlar küçük bir kasabada Geppetto adında bir ihtiyar oyuncakçı yaşarmış. Yaptığı tahtadan oyuncakları satarak geçimini sağlarmış. İhtiyar oyuncakçının hayatta üzüldüğü tek şey bir çocuğunun olmamasıymış. Bir çocuğunun olması için neleri vermezmiş ki. Bir gün yeni bir oyuncak yapmak için ormana gidip kütük aramaya başlamış. Derken tam aradığı gibi bir kütük
Bir varmış bir yokmuş. Uzak bir ormanda bir zürafa varmış. Boyu o kadar uzun, o kadar uzunmuş ki, karnı acıktığı zaman ağaçların en yüksek dallarındaki yaprakları rahatlıkla yiyebiliyormuş. Bir gün yine karnı acıkmış. Önüne ilk çıkan ağacın yapraklarını şapur şupur yemeye başlamış… Ama birden, incecik kızgın bir ses duymuş.“Heey, dur bakalım canavar!
Bir varmış bir yokmuş. Ülkenin birinde bir kral yaşarmış. Bu kralın on bir oğlu bir de kızı varmış. Bir gün kralın karısı ölmüş. Kral ve çocuklar Kraliçe’nin ölümüne son derece üzülmüşler.Gel zaman git zaman kral yeniden evlenmiş. Kralın yeni eşi kötü kalpli bir büyücüymüş. Çocukları da hiç mi hiç sevmiyormuş. Krala sürekli çocukların çok yaramaz olduğundan bahse