Bir gün etrafına halkalanan sahabilere Peygamber (s.a.v) “zekat, mal ve servetin koruyucusudur, bekçisidir” diyen hadisi söylerken yanlarına bir Hıristiyan tüccar uğradı. Zekat hakkında Peygamberimizin bütün söylediklerini dinledikten sonra kalkıp giderek zekatını verdi.Bu Hıristiyan tüccarın bir de ortağı vardı ki, o sırada Mısır’a ticarete git
Son dakikalarını yaşayan bir hastanın şehadet kelimesini söyleyememesini kötü mânaya yoran bir kadın, Resulullah aleyhisselatü vesselama müracaat ederek:“Kocam son anlarını yaşayan bir hastadır. Bir müddetten beri yanında şehadet getiriyorum, dili durduğu için, o, bu şehadet kelimesini söyleyemiyor, kelime-i şehadeti getirmeden ölür diye korkuyorum; Buna bir çare
Oldum olası kendisine güvenen ve bununla gurur duyan birisiydi o. Çoğu kişiye göre başarılıydı da Etrafındakilere başarısının sırrını hep şöyle açıklardı. “Kontrol! Anahtar kelime bu. Kontrolü hiçbir vakit elden bırakmayacaksın. Aklını kullanacaksın. Adımlarını yere sağlam basacaksın. O zaman başaramayacağın şey kalmaz ” Kontrole verdiği bu önem yüzün
İslâmiyet doğduktan sonra kısa zamanda yayılmaya ve kendine taraftar toplamaya başlamıştı. Bu durum Ebu Cehil ve Ebu Leheb gibi inkarcıların hoşuna gitmiyordu. Bu gibiler kendi çıkar sistemlerinin bozulmaması için her hileyi yapabilecek türden insanlardı. İslâmiyet içki, fuhuş ve faizi yasaklıyor, insanlar arasında eşitliği getiriyor, zayıf ve yoksullara yardım e
Yaşlıca bir adam soluk soluğa Süleyman Peygamberin huzuruna çıktı. Korkudan sapsarı kesilmiş, beti benzi atmıştı. “Ne oldu böyle?” diye sordu Süleyman Peygamber. Adamcağız, “Bu gün Azrail’i gördüm. Bana öyle öfkeli gözlerle baktı ki, korktum. Emret rüzgara, beni Hindistan’a kadar götürsün de canımı kurtarayım,” diye yalvardı.