Bir zamanlar Hindistan’da Benares şehrinde güçlü bir kral yaşardı. Onun en büyük zevki oranda av peşinde koşmaktı. Kral ava gittiği zaman daima etrafında elli avcı bulunurdu. Bunların çoğu saray halkı, soylular, vezir ve komutanlar idi.Güzel bir ilk bahar günü, kral Kızıl Orman dedikleri bir bölgeye avlanmaya gitmişti. Bir zamanlar bu bölge av yönünden çok zengin
Güney Afrika’da yaşayan zengin bir çiftçi ailenin güzeller güzeli bir kızı vardı. Herkes herkes onu çok severdi. Bazıları ona sabah güneşi, bazıları da sabah yıldızı diye hitap ederlerdi. Yaşadıkları çevrede onunla evlenmek isteyen pek çok genç delikanlı vardı.Bu gençlerin içinde üç kişi onun ve ailesinin de ilgisini çekiyordu. Herkes Sabah Güneşi’nin kimin karıs
Bir varmış, bir yokmuş. Eski çağlarda, kuzey ülkelerinden birinde, ormanlar içindeki küçük bir köyde, Daniel adında bir çiftçi ve Anna adındaki karısı yaşıyorlarmış. Artık genç sayılmayacak yaşa gelmiş oldukları halde, Daniel ve Anna’nın çocukları yokmuş. Halleri vakitleri yerinde olduğundan, çocuksuz olmak, karı kocayı çok üzmekteymiş. Ama her ikisi de iyi
Büyük Çınar Ağacı ve Pembe Petunya aynı ormanda yaşıyordu. Büyük Çınar Ağacı çok kibirliydi kendini ormanın en büyük ağacı olarak görür kimseleri düşünmezdi. Kendinden başka kimseyi sevmezdi. Pembe Petunya çınarın yanında yaşıyordu. Ama Çınar Ağacı onu hiç görmüyor ve duymuyordu. Bu Petunya’ yı çok üzüyordu. Gökyüzü kapkara bulutlarla kapanmıştı. O gün yağmur yağ
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde, kepçe kulaklı kedi kovalamış aslanı, aslan havlamış önce, kedi ise kükremiş, pek korkmuş aslan hemen saklanıvermiş. Koca bir ejderha da saklanmış ayakkabıya, saklanır mı saklanır, ayakkabı küçüktür demeyin ha! Belki de bu ejderha başkadır.Uzaklarda değil çok yakın bir ülkede, bir patates yaşarmış ailes