Rivayet o ki, vicdan bir gün ansızın kayboldu. Her yanlışı suçlayan vicdan, beraberinde getirdiği suçluluk duygularını ve acıları da alıp yok olup gitti. İnsanlar “Özgürüz!” diye çığlık atıp onun yokluğundan yararlanmaya başladılar. Soygunlar, yağmalar, kuvvetlinin zayıfı ezmesi, çıkarcılık, yaltaklanma… sıradan hale geldi.Zavallı vicdan ise yol
Oldum olası kendisine güvenen ve bununla gurur duyan birisiydi o. Çoğu kişiye göre başarılıydı da Etrafındakilere başarısının sırrını hep şöyle açıklardı. “Kontrol! Anahtar kelime bu. Kontrolü hiçbir vakit elden bırakmayacaksın. Aklını kullanacaksın. Adımlarını yere sağlam basacaksın. O zaman başaramayacağın şey kalmaz ” Kontrole verdiği bu önem yüzün
Bir zamanlar, zulmüyle nam salmış bir kâhya yaşardı. Etrafındakiler onun eziyetlerinden bıkmıştı. Kimseye acımazdı, nerede bir zavallı görse hemen ezmeye çalışırdı.Günün birinde zalim kâhya bir kuyuya düştü. Ne yaptıysa kuyudan çıkması mümkün olmadı. Çaresiz, imdat istemeye başladı. Büyük bir korkuyla sağına soluna saldırıyor:Kimse yok mu? Ne olur kurtarın beni!
Bayram HikayesiYağmurlanırım bayram sabahlarıElimde değil.Ben, ilk okulu İzmit’te bitirdim. Okulumu çok seviyordum. Bana, bu sevgiyi kazandıran öğretmenimi daha çok seviyor ve saygı duyuyordum. Ruhu da yüzü gibi güzel insandı. Onun, bizim için sevinmesi, bizim için üzülmesi hâlâ, gözlerimin önünde, aynı canlılığını koruyor.Dördüncü sınıftaydık. Öğretmenimiz
Herkes gidip yattıktan sonra doğrulup kalktım usulcacık, gidip pencereyi açtım. Evimizdeki bütün pencereler gibi gıcırdamadı, hafifçecik döndü yuvalarında, ellerimden çok önünde birikmiş havanın itmesiyle içe doğru hareket etti. Bir tomurcuk nasıl açılırsa açılıverdi öylece… Kanatları, tomurcuk üzerini örten gösterişsiz, sert yapraklar gibi ayrılmıştı birbi