Bir Bilgeye:– İnsan ne zaman yemek için acele eder? diye sordular. Bilge bu soruya şu cevabı verdi:– Zengin kimse, acıktığı zaman yemek için acele eder. Fakir ise bulduğu zaman yemek için acele eder. Ömür evini az veya çok yemek yüzünden yıkmayacak kadar ye. Yani yemek yüzünden hastalıklara uğramayasın, açlık yüzünden kendini yakmayasın.Zenginsen, acı
Hep eli yüreğinde, o günün gelip çatmasından korkardı anam.Biri ablasının, öteki kaynının oğlu olunca baş eğmek, susmak ve ağlamak kalıyordu ona. İlk karşılaştıklarında, vuruşturulan çiğ yumurtalar gibi en az birinin kırılıp yere saçılacağını, ötekinin de iflah olmayıp hapis damlarında çürüyeceğini söylerdi.Uykudan uyanır uyanmaz, amcamların mayıs kokan sıcacık a
Işıklar geniş pencereli evlere yürüdü önce… Ve camların önünde dolaştı, kapıların önünde dolaştı, caddelerin derinliklerine baktı, sarıdan bir boya çekti. Tamam! İyi ama şehir bir tek cadde, bir tek sokak da şehir değildi. Yeryüzünün büyük aydınlıklar, bereketler dağıtan lambası sonradan aşağılara, çok aydınlık, çok sıcak isteyen, küçük, yaşama yaşama belir
Türkiye Beyin Yılı Nöroloji Öyküleri’nden Alınmış Gerçek Bir ÖyküdürHayatta en çok istediğim şey gerçek oluyordu. Ölüyordum! Evet, ölüyordum. Karanlık yollarda yürürken bir daha bu yollardan geçer miyim diye düşünmeye başlamıştım bile. Oysaki daha dün gece bu yoldan geçerken yine lanet okumuştum: “Aynı, lanet, karanlık ve benim gibi yapayalnız sokaklar̶
70′ine merdiven dayamış yaşlı baba ile onu ziyarete gelen 40’lı yaşlarda ve saygın bir işi olan oğlu salonda oturuyorlardı. Hal-hatırdan, çoluk-çocuktan, havadan-sudan sohbet ettikten sonra oğlu susmuş, ayrılmanın sinyalini vermişti. O anda üzerinde oturdukları sedirin yanındaki pencerenin pervazına bir karga kondu.Yaşlı baba kargaya gülümserek biraz baktık