Bundan uzun yıllar önce geçmi zamanlardan birinde zenginliği ile tanınan bir hükümdar varmış. Bu hükümdar gittiği her yere hazinesini de götürür ve sergiye çıkarırmış. Hazinesini sergilemekten onur duyar mutlu olurmuş.Bu hükümdarın yaşamı süresince güvendiği tek kişi bilge bir kişiymiş. Bir gün yine hükümdar ile bilge konuşurlarken hükümdar bilgeye şöyle bir soru
Uzun uzun yıllar önce günün birinde, bir bilge çölde öğrencileriyle otururken onlara şöyle bir soru sormuş:“Geceyle gündüzü nasıl ayırt edersiniz? Tam olarak karanlık ne zaman başlar, ne zaman ortalık aydınlanır?”Öğrencilerden biri şöyle cevap vermiş:“Uzaktaki sürüye bakarım, eğer koyunu keçiden ayıramıyorsam işte o zaman akşam olmuş demektir.” diye cevap vermiş.
Sivri dilli ve nezaketten yoksun bir kadın bir dedikodu yaymakla suçlanıyordu. Köyün bilgesinin huzuruna getirilen kadın “Söylediklerim bir şakaydı, sadece şaka” diyerek itiraz etti.“Sözlerim başkaları tarafından yanlış anlaşıldı, ben suçlu değilim” diye bağırdı.Ancak dedikoduya maruz kalan mağdur “Temiz adımı kirlettin” diyerek adalet istiyordu.“Bunu düzeltebili
Günün birinde bir Hintli derede bata çıka ilerlemeye çalışan bir akrep görür. Onu bulunduğu durumdan kurtarmak için parmağını akrebe doğru uzatır, ancak akrep adamı sokar.Hintli adam kararlıdır, yeniden akrebi sudan kurtarmaya çalışır ama akrep onu tekrar sokar. Oradan geçmekte olan biri adama, onu sürekli sokmaya çalışan akrebi kurtarmaya çalışmaktan vazgeçmesi
Bir gün Konfüçyüs’e öğrencilerinden biri şöyle bir soru sordu:“Hocam ölüm nedir?”Büyük alim Konfüçyus öğrencisine şu cevabı verdi:“Hayatın ne olduğunu bilmedikten sonra, ölümün ne olduğunu sana nasıl anlatabilirim?”.Bilgelik Hikayeleri, Kısa Hikayeler