Evveli bir varmış bir yokmuş bir derviş ile bir kocakarı varmış. Derviş her gün kocakarının evine gelir: “Koca nine! Herkes eder, kendi kendine eder, yine kendi kendine eder” der dururmuş. Kocakarı bu dervişten bıkmış usanmış. “Usandım şu dervişten! Bir kurtulsam!.” dermiş. Günlerden bir gün bir katmer yapmış. İçine ağu koymuş:“Şunu şu derviş müsveddesine yedirey
Dört ÖğütHalk Hikayeleri: Bir varmış, bir yokmuş. Vaktin birliğinde, yohsul bir adam varmış. Gün olmuş evlenmek istemiş. Güzel bir gız almış. Evini geçindirecek parası yohmuş. Gurbete çıhmış. Güney illerine gitmiş. Bir ırgat gapısına durmuş. Günlüğüm gaça dememiş, heç sormamış, tam yirmi yıl çalışmış. Nihayet ayrılmaya garar vermiş. Ağanın yanına çıhmış:“Ağam, ta
Zekiye babasıyla yaşayan güzel ve zeki bir kızdı. O kadar zekiydi ki babası bir karar vereceği zaman onun da fikrini alırdı. Ama bir keresinde ona hiç bir şey sormadı ve Zekiye’yi çok kızdırdı! Bu, kralın onun kızıyla evlenmek istediği zamandı. Zekiye’nin Babası, bu konuda kızına danışmadan krala şu cevabı verdi.“Ah kralım, kızım sizinle evlenm
Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki en güzel masallara en güvenli masallara ve masal arşivlerine sitemizden ulaşabilirsiniz.Masallar çoğunlukla yaşanmamış, yaşanması imkânsız bazı olaylara bağlı olabileceği gibi, yaşanmış ancak sonradan anlatıla anlatıla olağanüstülüklere bürünmüş bir sözlü edebiyat ürünü olarak ifade edilirler.Masal, genellikle halkın yarattığı
Tanzimat’tan itibaren edebiyatımızda kendine bir yer edinmeye çalışan hikaye, uzun süre tartışmaların odağında yer alır. Başlangıçta bağımsız bir tür olup olmadığı bu tartışmaların temelini oluşturur. Roman yazarları için ön çalışma olarak değerlendirilen hikaye, ancak Ömer Seyfettin ile birlikte Türk edebiyatında yerini sağlamlaştırır.1940’lı yıllara gelindiğind