Yahyâ Efendi bir zaman sevdiklerinden birkaçıyla yolculuğa çıkmıştı. Bir yerde durdular. Talebelerinden birini çağırıp;“Burada bir değirmen var. Oraya gidip tâze yumurta alalım. Yiyelim ve şükredelim.” buyurdu.Değirmene gittiler. İsmi Hasan Efendi olan değirmenci, güzel huylu biriydi.Yahyâ Efendi değirmenciye;“Efendi bize tâze yumurta getir.” buyurdu.Değirmenci;“
Bir gün alemlerin sultanı Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimiz üzüm yiyordu. Yanında oturan ashabının dikkatini bir şey çekti. Peygamber Efendimiz; Üzüm salkımının sürekli alt tarafında bulunan tanelerinden yemeye başlamaktaydı. Ashabı bu duruu çok merak ettiler, dayanamayıp Efendimize sordylar;Ya Resûlallah neden sürekli üzüm salkımının altındaki tanelerden yemeye baş
Bir gün yaşlı bir adam ve genç bir delikanlı bir köşede oturup konuşurken, bir önlerine iyi giyimli bir adam gelir, genç delikanlının önüne bir kese altın koyar. Genç ise;– Sağol, paraya ihtiyacım yok, der.– Olsun, ben sana veriyorum, ister sen harca, ister fakirere ver. Genç fazla ısrar etmeden keseyi alır ve hemen hepsini de ihtiyacı olduğunu bildik
Kâbe’ bir genç sürekli şöyle dua ederdi;– “Ey doğruların yardımcısı olan Allah’ım, Ey haramdan sakınanların yardımcısı olan Allah’ım, sana hamdü sena ederim,”Bu durum herkesin dikkatini çekerdi Günlerden bir gün birisi,– “Neden hep aynı duayı yapıyorsun, başka birşey bilmiyor musun?,” diye sorunca, O da nedenini şöyle anlattı:– Yedi sekiz sene önce yi
Bundan uzun yıllar önce, eski zamanların insanları ilim öğrenebilmek için çok çalışırlar ve karşılarına çıkan her türlü güçlüklere katlanırlar, tahammül ederlerdi. Çok küçük yaşlarda köylerinden, yuvalarından ve ailelerinden ayrılırlardı ve bunu sırf ilim öğrenebilmek için yaparlardı. Yıllarca ailelerinden ve sevdiklerinden uzaklarda zor şartlar altında yaşarlard