Japonya da dilden dile dolaşan, herkesin birbiri ile paylaştığı bir hikaye, ortalığı kasıp kavurmuş okuyan herkesi derinden etkilemiştir. Yazarının kim olduğunu bulamadığımız bu hikaye, günümüzde pek çok ailenin sorunlarından olan bir durumu gözler önüne sermiştir. Bildiğimiz gerçekleri bu hikaye ile tekrar hatırlatmak için sizlerle paylaşmak istedik. Çocuklarımı
Bayram HikayesiYağmurlanırım bayram sabahlarıElimde değil.Ben, ilk okulu İzmit’te bitirdim. Okulumu çok seviyordum. Bana, bu sevgiyi kazandıran öğretmenimi daha çok seviyor ve saygı duyuyordum. Ruhu da yüzü gibi güzel insandı. Onun, bizim için sevinmesi, bizim için üzülmesi hâlâ, gözlerimin önünde, aynı canlılığını koruyor.Dördüncü sınıftaydık. Öğretmenimiz
Herkes gidip yattıktan sonra doğrulup kalktım usulcacık, gidip pencereyi açtım. Evimizdeki bütün pencereler gibi gıcırdamadı, hafifçecik döndü yuvalarında, ellerimden çok önünde birikmiş havanın itmesiyle içe doğru hareket etti. Bir tomurcuk nasıl açılırsa açılıverdi öylece… Kanatları, tomurcuk üzerini örten gösterişsiz, sert yapraklar gibi ayrılmıştı birbi
Hep eli yüreğinde, o günün gelip çatmasından korkardı anam.Biri ablasının, öteki kaynının oğlu olunca baş eğmek, susmak ve ağlamak kalıyordu ona. İlk karşılaştıklarında, vuruşturulan çiğ yumurtalar gibi en az birinin kırılıp yere saçılacağını, ötekinin de iflah olmayıp hapis damlarında çürüyeceğini söylerdi.Uykudan uyanır uyanmaz, amcamların mayıs kokan sıcacık a
Hanife teyze adında yaşlı bir komşumuz vardı.8 aydır konuya, komşuya bayat ekmeğiniz varmı? Varsa verin kuşlar cama geliyor ıslayıp veriyorum diyordu…Çok da zayıflamıştı. Kiracıydı. Çok ucuza oturuyorum diye rutubetini çekiyorum diyordu.Eşinden dul maaşı alıyordu.8 aydır gülen, şaka yapan Hanife teyze gitmiş, yerine suskun, düşünceli Hanife teyze gelmişti.B