Cehennemin AnahtarıCehennemin Anahtarı: İsa Peygamber zamanında, ömrünü günahlarla mahveden; cahil, korkusuz ve merhametsiz bir adam yaşardı. Günah batağına o kadar batmış ki kendisinden şeytan bile utanırdı. Günlerini hep boş yere geçirir, insanlara rahat yüzü göstermezdi. Başında kibir çok, fakat akıl yoktu. Karnı haram lokmalarla doluydu. Eteği eğriliklere bul
Hikayeye göre Uşak’ın ileri gelenlerinden olan Osman Efendi bir sabah uykusundan müthiş bir baş ağrısıyla uyanır. İlaç alır, geçmez. Bir iki gün bekler, ağrı devam eder. Doktor çağrılır. Doktor muayene eder, ağrı kesiciler verir, gider. Ancak Osman Efendinin baş ağrısı artarak devam eder. Üstüne üstlük baş ağrısı yanı sıra gözleri de yaşarmaya başlar. Başka
Bir gün hava çok sıcakmış. Hoca boncuk boncuk terliyormuş. Derken sokakta oynayan çocukları görmüş. Biraz serinlemek ve çocukları seyretmek için bir ağacın altına oturmuş. Cebinden mendilini çıkararak terini silmiş. Kahkahalar atarak oynayan çocukları izlemeye dalmış…Hoca, çocukları izlerken mahallenin en yaramaz çocuğu Ali, ağacın arkasından gizlice yaklaş
Bir zamanlar, zulmüyle nam salmış bir kâhya yaşardı. Etrafındakiler onun eziyetlerinden bıkmıştı. Kimseye acımazdı, nerede bir zavallı görse hemen ezmeye çalışırdı.Günün birinde zalim kâhya bir kuyuya düştü. Ne yaptıysa kuyudan çıkması mümkün olmadı. Çaresiz, imdat istemeye başladı. Büyük bir korkuyla sağına soluna saldırıyor:Kimse yok mu? Ne olur kurtarın beni!
İçeri girer girmez neşe içinde bağırdı:– Annecim biliyor musun bugün yuvada ne oldu?– Görmüyor musun ? Telefonla konuşuyorum.İnsanların sevdiği şeyler birbirine benzemiyordu. Annesi telefonunu, babası arabasını çok seviyordu.Telefon ve araba söz konusu olduğu zaman, her şey erteleniyordu, bir de eve misafir geleceği zaman kendisine hiç yer kalmıyord