Bir gün rüzgâr Güneş’le konuşuyormuş. Rüzgar, Vuvv… Ben senden daha güçlüyüm demiş.– Öyle mi? Demiş Güneş.– Elbette demiş rüzgâr. Bunu sana göstereceğim. Bak şu aşağıdaki yaşlı adamı görüyor musun?Güneş eğilip bakmış.– Görüyorum diye cevap vermiş.Rüzgâr gururla:– Gör bak! Onun ceketini çıkaracağım diye konuşmuş.Güneş:– Peki o zaman d
Bir zamanlar küçük bir kasabada Geppetto adında bir ihtiyar oyuncakçı yaşarmış. Yaptığı tahtadan oyuncakları satarak geçimini sağlarmış. İhtiyar oyuncakçının hayatta üzüldüğü tek şey bir çocuğunun olmamasıymış. Bir çocuğunun olması için neleri vermezmiş ki. Bir gün yeni bir oyuncak yapmak için ormana gidip kütük aramaya başlamış. Derken tam aradığı gibi bir kütük
Bir varmış, bir yokmuş. Çok söylemesi ayıpmış. Az söyleyip çok dinleyenlerin bilgisi artar, çok çok söyleyip az dinleyenlerin çenesi yorulurmuş…Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, Rüzgâroğlu adında az konuşmuş, çok dinler bir adam varmış. Rüzgâroğlu, evli imiş. Beş yaşında Nuryüz adında bir oğlu, 4 yaşında Gülyüz adında bir kızı varmış.Rüzgâroğlu ailes
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal, pireler berber iken ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, bir zamanlar, uzak ülkelerin birinde yoksul bir kadınla oğlu yaşarmış. Öylesine yoksullarımış ki, kadıncağız biricik keloğluna dahi güçlükle bakıyormuş. Keloğlan da, aksine bu durumu hiç umursamazmış. Her şeye gülüp g
“Bir Rüzgar Nasıl Eser?” “Ve aşılayıcı olarak rüzgârları gönderdik…”Hicr Suresi, 22. ayetGözlerimize İnanamadık! Adam boyunda çıtaları vardı. Üzeri kasapların kıyma sardıkları o kalın yağlı kağıda benzeyen, fakat kırmızı renklisi ve daha incesi ile kaplıydı.Ben diyeyim on metre, siz deyin on beş metre kuyruk. Ama ne kuyruk! Geçip giderken, tiril