Bir gün İbrahim Aleyhisselam, ölüm meleğine;– Ey ölüm meleği, ölüm vakti gelen insanların bir kısmı doğuda, bir kısmı batıda olsa yahut kuzeyde ve güneyde aynı anda zelzele olup ölseler yahut da dünyanın çeşitli yerlerinde savaş olsa, aynı anda binlerce, milyonlarca insan ölse, aynı anda bunların hepsinin ruhlarını nasıl alıyorsun?Ölüm meleği ise İbrahim Al
Sevdiğiniz şeylerden başkalarına da vermedikçe, tam bir iyilik vasfına eremezsiniz. Her ne harcarsanız şüphesiz Allâh onu bilir.” (Âl-i İmran, 92)Zamanın birinde bir şehirde Kalaycı Dede lakaplı alim bir zat yaşarmış. Şehrin arif şahsiyeti ve akıl hocası, bilge biriymiş. Adından da anlaşılacağı üzere kalaycılıkla uğraşır, yalnızca günlük ihtiyacını karşıla
Bundan uzun yıllar önce, eski zamanların insanları ilim öğrenebilmek için çok çalışırlar ve karşılarına çıkan her türlü güçlüklere katlanırlar, tahammül ederlerdi. Çok küçük yaşlarda köylerinden, yuvalarından ve ailelerinden ayrılırlardı ve bunu sırf ilim öğrenebilmek için yaparlardı. Yıllarca ailelerinden ve sevdiklerinden uzaklarda zor şartlar altında yaşarlard
İbn-i Abbas (ra) bir gün sahabelerle oturduğu sırada, ezan okunmaya başladı. İbn-i Abbas (ra) öyle şiddetli ağlamaya başladı ki, cübbesi sırılsıklam oldu. Bunu gören diğer sahabeler de ağlamaya başladılar ve sordular;Ey Resulullah’ın amcasının oğlu, niçin böyle ağlıyorsun? Biz sen ağlıyorsun diye ağlıyoruz. İbn-i Abbas (ra) ise;Müezzinin ne dediğini biliyor musun
Bir gün Allah dostlarından bir zat namaz kılarken son oturuşta “Ettehiyyatü”yü okuduktan sonra salavatları okumayı unutur. O gece bir rüya görür. Rüyasında Peygamber Efendmiz (s.a.v.) kendisine iyice bir çıkışır ve şöyle der:– Namazını dosdoğru kıldın, her şeyi yerli yerinde yaptın da bana salavat getirmeyi unuttun. O yüzden sana kızgınım.Bunun