Halkı hiç fil görmeyen bir şehir vardı. Günün birinde Hindistan’dan bir fil getirdiler, karanlık bir yere koydular. Halkı seyre davet ettiler. Halk, karanlıkta fili göremiyordu. Çaresiz kaldılar, elleriyle dokunup yokladılar. Birinin eli filin hortumuna dokundu. Dedi ki:“Fil büyük bir hortumdur. “Bir diğeri eliyle filin kulağını tuttu. O da:“Fil
Hırsızın biri, içeri girmek için bir evin duvarının dibini kazıyordu. Adamın biri gece yarısı hastalanmış, uyku tutmamıştı. Kazmanın tak tak sesini duydu, damın başına çıkıp aşağı baktı. Duvarın dibini kazmakta olan hırsızı gördü. “Sen kimsin” dedi? Hırsız adamı görünce şaşırmıştı. Hazır cevaplılıkla “davulcuyum,” dedi.Adam: Ne yapıyorsun?
Dağlarda gezen bir bilge kadın, nehirde değerli bir taş bulmuş.Ertesi gün kendisi gibi bir seyyahla karşılaşmış. Ama seyyahın karnı açmış.Bilge kadın torbasını çıkarmış ve yemeğini onunla paylaşmış. Aç seyyah, bilge kadının torbasındaki değerli taşı görmüş ve taşı çok beğendiğini söyleyip onu kendisine vermesini istemiş. Bilge kadın hiç tereddüt etmeden taşı ona
Bilgelik Hikayeleri, Bilgelik Öyküleri, Düşündüren Hikayeler;Bir bilge, bir göletin başında oturmaktadır. Susuzluktan kırılan bir köpeğin devamlı olarak gölete kadar gelip, tam su içecekken kaçması dikkatini çeker. Dikkatle izler olayı. Köpek susamıştır ama gölete geldiğinde sudaki yansımasını görüp korkmaktadır. Bu yüzden de suyu içmeden kaçmaktadır. Sonunda köp
Aliya Hubaniç ve ben taşlı bir yoldan Rotimlye’den Buna’ya gidiyoruz. O, eşeğine iki çuval buğday yüklemiş, değirmene götürüyor. Geceyi değirmende geçirecek, sabahın erken saatlerinde de Rotimlye’ye geri dönecek. Yolculuk oraya kadar iki saat sürüyor, iki de geri, etti dört saat. Yaptığı bu iş karşılığında da topu topu 15 dinar para alacak. Bu kazançt