Halife Bağdat’taki sarayının balkonunda otururken, baş vezirinin büyük bir heyecanla koşarak gelmekte olduğunu görmüş. Bu heyecanın nedenini merak etmiş ve gelir gelmez yanına alınmasını istemiş. Başvezir gelir gelmez Halifenin ellerine sarılmış ve ağlamaklı bir sesle yalvarmaya başlamış:“Ne olur Halifem bana izin verin, hemen buradan gideyim!”&
Asıl adı “Hüsrev ile Şirin”olan bu hikaye, Ali Şir Nevai, Lemii gibi şairlerin olayın üçüncü kişisi olan Ferhat’ı ön plana çıkararak “Ferhat ile Şirin” adlı mesneviler yazmaları sonucu Anadolu da bu adla tanınmıştır.Hikaye Anadolu efsanelerinde analtılanlara göre Amasya’da geçmektedir. Ferhat Amasya’da yaşayan bir nakkaşt
Bir varmış, bir yokmuş, eski zamanlarda ormanda iki yılan yaşarmış. O yılanlardan birinin kırk kellesiyle bir kuyruğu, diğerinin ise kırk kuyruğu ile bir kellesi varmış.Günlerin birinde ormanda yangın çıkınca yılanları da yanma korkusu sarmış. Bir kelleli kırk kuyruklu yılan yangından kaçmaya başlamış, kaçarken de kırk kelleli bir kuyruklu yılana rastlamış. Yangı
Sarıyer’in içerlerinde bir evdi… Bulana kadar epey aradım, yoruldum. Köşk büyük bir bahçe içindeydi. Yalçın çocukluk arkadaşımdır. Hikaye / Öykü— Çok güzel bir köşkünüz var, dedim.— Güher Teyzemin köşkü… dedi.Yalçın’ın kitaplarını görmek için gitmiştim. Beni büyük, kitaplarla dolu bir odaya aldı.Yalçın,— Çaylarımızı burada içelim, dedi.Ben kalın ciltl
“Felsefi Görüşün Sersefil Görüş Olduğunu Savunan Bir Vatandaşın Yargılanması…”Güzel Bir Hikaye, Geçmiş zamanın bir yerinde bir ülkede, kurulmuş mahkeme soylu hakimler, seçilmiş savcılar, avukatlar ve soytarılar ve seyirciler. Hâkim gelince herkes ayağa kalkar, sanık kalkmaz. Sorulur;-Neden ayağa kalkmadınız?-Beni suçsuz yere yargılayan sizlere, nasıl