Vaktiyle, din yolunda gayreti kendisine görev edinmiş bir adam vardı. O adam, bir gece sabaha kadar namazdan başka bir şeyle meşgul olmamak niyetiyle mescide gitmişti.Fakat gece olup etraf kararınca bir ses duydu. Namaz kılan adam, kemal sahibi birinin mescide geldiğini sandı. İçinden;”Böyle bir insan mescide ancak ibadet etmek için gelir. İyi oldu. Böylece
Oldum olası kendisine güvenen ve bununla gurur duyan birisiydi o. Çoğu kişiye göre başarılıydı da Etrafındakilere başarısının sırrını hep şöyle açıklardı. “Kontrol! Anahtar kelime bu. Kontrolü hiçbir vakit elden bırakmayacaksın. Aklını kullanacaksın. Adımlarını yere sağlam basacaksın. O zaman başaramayacağın şey kalmaz ” Kontrole verdiği bu önem yüzün
O kadar çok bolluk içinde yaşıyoruz ki, bu haldeyken bile pek çoğumuz şükretmiyor diyebiliriz. Oysa ki atalarımız büyük zorluklar ve yokluklar içinde yaşamlarını sürdürmüşler, şükürlerini eksik etmemişler. Bizler hiç ölmeyecekmişiz gibi dünya ya bağlanmışız. Öyle ki günümüzde iyilik yapanların sayısı en aza inmiş durumda, bazılarımız ise iyilik yapmak şöyle dursu
Mısır’da bir padişah ölüm döşeğinde idi. Parlak yanağı iyiden iyiye solmuş, hastalıktan yüzü sararmıştı. Mısırlı hekimler onu iyileştirecek hiçbir ilaç bulamadılar. Hep birlikte başına toplanmış, çaresizce ölmesini bekliyorlardı. Ölmek üzere olan padişah şöyle sayıklıyordu:– Mısır’a benim gibi değerli bir padişah gelmemişti. Sonu ölüm olduktan sonra Mısır’ı
Şöhreti her yere yayılmış ve ülkesi oldukça güzel bir melik varmış. Bu melik bir gün Havernak ve Sedir diye bilinen bölgelere doğru sefere çıkmış. Yolda çok güzel bir köşk gören melik çevresindekilere demiş ki;– Bu muhteşem köşk kime aittir? Benden başkası, böylesi ihtişamlı bir saraya nasıl sahip olabilmiş?O esnada onun yanında hikmet ehli bilge bir adam b