Akşamüzeri okul zili çaldı ve öğrenciler gruplar halinde okul kapısından dışarıya çıkıyorlardı. O sırada okul kapısının önünde uzunca bir süredir karşıya geçmek isteyen yaşlı bir kadın duruyordu. Yağmurda ıslanan ıslak ve kaygan caddeye adım atmaya korkuyordu.Birçok öğrenci onu görmesine rağmen dikkat etmeden yollarına gitmişti. Kapıdan en son okul takımı kaptanı
Gün daha yeni doğmuştu. Nil Irmağının kıyısındaki palmiyeler üzerinde dolaşan yaşlı bir turna, kanatlarını çırparak, ”Şimdi oralarda çiçekler açmıştır” dedi. Çiğdemler, kır menekşeleri, güzel kokulularını çevreye yaymaya başlamışlardır. Artık gitmeliyiz, arkadaşlar! Turnalar sevinçle bağırarak, sürü başının çevresini sardılar, ”Gidelim, gidelim” Yalnız turnalarda
Hindistan’da bir Raja’ya devlet görevlileri şöyle demişti: “Sayın Hükümdarım, bugün sizi ziyaret edecek kişiye iyi dikkat edin. Bu adam birçok yöneticiye övgüler yağdırır. Sonra da onlardan birçok değerli armağan koparmayı iyi becerir.” Raja bunu söyleyen kişiye şöyle dedi: “Merak etmeyin, ona hiçbir şekilde yalakalık etmesi için izin vermeyeceğim.”Biraz sonra, b
Genç ve başarılı bir yönetici, yeni aldığı Jaguar arabasıyla bir mahalleden hızlı bir şekilde geçiyordu. Parketmiş arabaların arasından yola aniden çıkabilecek olan çocuklara dikkat ederek gidiyordu ve bir şey gördüğünü sanarak yavaşladı. Arabayla caddeden yavaşça geçerken birden arabasının kapısına bir tuğla atıldığını farketti. Aniden arabasını durdurarak tuğla
Dramalı Vezir Davut Paşa bir kitap hazırlıyor idi. Geceleri uykusundan çalıyor, kandilin kör ışığı altında sabahlara kadar çalışıyor idi. Acele etmesinin nedeni bu kalın kitabı padişahın doğum gününde ona sunacak olması idi.Gecenin bir yansında karısı Düriye Hatun, vezirin yanına geliyor,“Haydi yat artık efendi, gerisini yarın yazarsın” diyor idi.Ama