Anlatılanlara göre, Süpürgeç Baba derler bir Türkmen piri varmış. Tam bir gönül eriymiş. Yaşadığı küçük şehre Horasan’dan gelip yerleşmiş imiş.Süpürgeç Baba sabah erkenden kalkıp işe başlarmış. Sabahtan akşama kadar sokakları süpürür, tertemiz edermiş. Sağda solda ekmek kırıntısı bile bırakmazmış. Onları toplar, şehir dışına götürür, dağdaki kurtlara kuşlara veri
Anlatılanlara göre Kanuni Sultan Süleyman, Budin Seferinden dönüyormuş. Ordu ile Edirne arasındaki bağlar arasından geçiyormuş. Yolun her iki yanına toplanan halk padişahı ve orduyu coşku ile alkışlıyor, dualar ediyormuş.O sırada nasıl olduysa kalabalık bir anda karışmış. Öncü muhafızlar hemen o tarafa yönelmiş. İnsanlar, ihtiyar bir köylüyü tutmaya ve susturmaya
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir avcı, yolda giderken ağzı kapalı bir kutuya rastlamış. Kutunun ağzını açınca, bir de ne görsün! Kocaman bir yılan kendisine bakıyor, adama:“Arkadaş, benim kutumu niye açtın? Beni rahatsız ettin ben de seni sokacağım.”demiş. Adam:“Aman yılan kardeş, kutunun içinde ne var diye merak edip açtım. Sövmedim, dövmedim, beni ni
Bir varmış, bir yokmuş, eski zamanlarda ormanda iki yılan yaşarmış. O yılanlardan birinin kırk kellesiyle bir kuyruğu, diğerinin ise kırk kuyruğu ile bir kellesi varmış.Günlerin birinde ormanda yangın çıkınca yılanları da yanma korkusu sarmış. Bir kelleli kırk kuyruklu yılan yangından kaçmaya başlamış, kaçarken de kırk kelleli bir kuyruklu yılana rastlamış. Yangı
Sarıyer’in içerlerinde bir evdi… Bulana kadar epey aradım, yoruldum. Köşk büyük bir bahçe içindeydi. Yalçın çocukluk arkadaşımdır. Hikaye / Öykü— Çok güzel bir köşkünüz var, dedim.— Güher Teyzemin köşkü… dedi.Yalçın’ın kitaplarını görmek için gitmiştim. Beni büyük, kitaplarla dolu bir odaya aldı.Yalçın,— Çaylarımızı burada içelim, dedi.Ben kalın ciltl