Köylü, ölüm döşeğinde olan hasta kadının başucundaki doktorun karşısında duruyordu. Sessiz, olacaklara boyun eğmiş ama aklı hâlâ yerinde olan ihtiyar kadın, onlara bakıyor ve konuşulanları dinliyordu. Yaşlı kadın ölecekti; buna isyan etmiyordu. 92 yaşındaydı ve artık sonu gelmişti.Açık kapı ve pencereden Temmuz güneşi içeri vuruyor ve kuşaklar boyu köylülerin aya
— Ah, azizim, şu kadınlar ne acâip mahlûklar!— Neden söyleyorsun böyle?— Bana çok fena oyun oynadılar da.— Sana mı?— Evet, bana.— Kadınlar mı yoksa kadın mı?— İki kadın.— İki kadın da aynı zamanda mı?— Evet.— Ne yaptılar?İki genç adam, bulvarın büyük bir kahvehanesi önünde oturmuşlar, su karıştırılmış likörlerden, bir suluboya kutusunun bütün renk çeşitleriyle ya
Epreville’de hancı olan Chicot usta, çift tekerlekli arabasını, Magloire ananın çiftliği önünde durdurdu. Kırk yaşlarında, kırmızı yüzlü, göbekli ve latifeyi pek seven iri yarı bir adamdı.Atını tahtaperdenin kazığına bağladı. Sonra, çiftliğin avlu kısmına girdi. İhtiyar kadının topraklarına bitişik bir araziye sahip bulunan adam, uzun zamandan beri, kadına
Yukarı Alpler’de buzulların eteğinde, dağların beyaz tepelerini kesen o çıplak ve kayalık boğazlarda yapılmış bütün ahşap oteller gibi Schwarenbach Oteli de, Gemmi Geçidi’ni boylayan yolculara barınaklık eder.Burası, Jean Hauser ailesinin bakımı altında altı ay açıktır. Sonra karlar yığılıp da boğazı doldurmaya ve Loeche’e inme olanağını ortadan
M. Achille Benouvelle’e Ak saçlı yaşlı bir yoksul, bizden sadaka istedi. Arkadaşım Joseph ona beş frank verdi. Şaşırdım. Bana:– Bu zavallı, şimdi sana da anlatırım ya, hiç unutamadığım bir olayı yine aklıma getirdi; dedi.Benim aslında Le Havrelı olan ailem, zengin değildi. Kendi yağıyla kavrulurdu. İşte o kadar. Babam çalışır, daireden geç döner ve ç