Zamanın birinde üç tane kadın su doldurmak için çeşme başında toplanmış sıra gelene kadar da birbirleriyle konuşuyorlardı. Az ileride de yaşlı bir adam oturmuş, kadınların çocuklarını öve öve anlattıklarını dinliyordu. Kadınlardan biri:– Benim oğlum öyle marifetlidir ki, bugüne kadar hiç kimse onu bu konuda geçemedi. Kimse onunla boy ölçüşemez… Tam
Bundan yıllar yıllar önce çok eski zamanlardan birinde çok çabuk öfkelenen ve bu yüzden hiç arkadaş edinemeyen küçük bir oğlan çocuğu varmış.Babası onun bu durumunun çocukta ve karşısındakiler üzerinde nasıl etki bıraktığını anlatabilmek için oğluna bir kese dolusu çivi vermiş ve ona her öfkelendiğinde, bahçe kapısına bir çivi çakması gerektiğini söylemiş. Oğlan
Zaman zaman içinde evvel zaman, kalbur saman içinde, bundan uzun uzun yıllar önce ülkelerden birinin bir küçücük köyünde, Bilge Hoca adında, bir bilge filozof yaşarmış. Filozofun bilgeliği bütün ülkede bilinir, başı dara düşen herkes danışmak için ona gelirmiş.Günün birinde filozofun kapısı çalınmış. Filozof kapıyı açtığında bir delikanlı dururmuş karşısında.
Günün birinde küçük bir çocuk, büyükbabasının mektup yazışını izliyordu. Birden sordu:“Büyükbaba, bizim başımızdan geçen bir olayı mı yazıyorsun? Acaba benimle ilgili bir hikâye olma ihtimali var mı?Büyükbaba yazmayı kesti, gülümsedi ve torununa şöyle cevap verdi:”Doğru bildin, senin hakkında yazıyorum. Ama kullandığım kurşun kalem yazdığım kelimelerden çok daha
Yaşlı Kızılderili reisi kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşup duran iki kurt köpeğini izliyorlardı.Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı ve on iki yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri kurt köpeğiydi bunlar. Çocuk,