Nasrettin Hocanın başından geçenler dilden dile anlatılarak geçmişten günümüze fıkra halini almıştır. Nasrettin Hocadan Bir Fıkra; “Ben Senin Delikanlılığını da Bilirim” başlıklı hikayemizin bir tebessüm bırakması ümidiyle iyi okumalar.Günlerden bir gün Nasrettin Hoca, alışveriş yapmak için şehre gidecektir. Ahırdan eşeğini çıkarır, evin önüne getir
Kuyunun duvarlarındaki ayak yerlerine basarak ağır ağır inmeye başlayan genç delikanlı çok geçmeden son taşa bastı ve eli suya dokundu. Kova su yüzünde idi. Hiç bir şeye takılmamıştı. Hayretle etrafını yoklayan Abdullah Çelebi, kovanın ipini yukarıdan sarkıtılan ikinci bir ipe bağladı. Kovayı su ile doldurdu ve:– Kovayı çekini… diye bağırdı.Hava kara
Anadolu’nun çam kokulu yalçın dağlarının eteğinde kurulmuş eski bir ticaret şehri vardı. İlkbaharda çağlayan suları, kekik kokulu rüzgarları, gelinciklerle süslenen, mor sümbüllerle bezenen tarlaları, çeşit çeşit meyveleri ile insana huzur ve saadet veren bu şehirde servet ve asalette birbirine denk iki tüccar yaşardı. En sıkıntılı zamanlarda birbirine