Geçmiş zamanlardan birinde dul bir kadın ve birde oglu varmış. Oğlu çok tembel olduğu için çok fakirlemiş. Çok az paraları varmış.Günlerden bir gün o kadar zor bir duruma düşmüşler ki, kadıncağız ellerinde kalan tek mal varlığını, Süt Beyazı isimli ineklerini satmaya karar vermiş. Oğluna durumu anlatıp ineği pazara götürüp satabileceği en iyi fiyata satmasını sö
Yahyâ Efendi bir zaman sevdiklerinden birkaçıyla yolculuğa çıkmıştı. Bir yerde durdular. Talebelerinden birini çağırıp;“Burada bir değirmen var. Oraya gidip tâze yumurta alalım. Yiyelim ve şükredelim.” buyurdu.Değirmene gittiler. İsmi Hasan Efendi olan değirmenci, güzel huylu biriydi.Yahyâ Efendi değirmenciye;“Efendi bize tâze yumurta getir.” buyurdu.Değirmenci;“
Sorun Yoktur Bakış Açıları VardırBir zamanlar, her şeyden sürekli şikayet eden; Her gün hayatinin ne kadar berbat olduğundan yakınan bir kız vardı Hayat, ona göre, çok kötüydü ve sürekli savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuştu.Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çıkıyordu karşısına.Genç kızın bu yakınmaları karşısında, mesleği aşçılık olan babası ona bir haya
İldenizliler hanedanından Kızıl Arslan’ın oldukça yüksek ve sağlam bir kalesi vardı. Kale o kadar sağlamdı ki kimsenin orayı ele geçirmesine ihtimal dahi verilmiyordu. Bu kale az bulunur bir bahçenin içindeydi. Lacivert tabak gibi çimenlik içinde parlak bir yumurta gibiydi.Günün birinde uzaklardan bir Allah dostu, Kızıl Arslan’ı ziyarete geldi. Adam güngörm
Hep eli yüreğinde, o günün gelip çatmasından korkardı anam.Biri ablasının, öteki kaynının oğlu olunca baş eğmek, susmak ve ağlamak kalıyordu ona. İlk karşılaştıklarında, vuruşturulan çiğ yumurtalar gibi en az birinin kırılıp yere saçılacağını, ötekinin de iflah olmayıp hapis damlarında çürüyeceğini söylerdi.Uykudan uyanır uyanmaz, amcamların mayıs kokan sıcacık a